"Tam 34 yıl olmuş. Ankara'da bir eylül sabahı köşe başlarına doğru ilerleyen tank paletlerinin sesiyle uyandığımız ve artık hiç bir şeyin eskisi gibi olamayacağını sırtımıza inen jop acılarıyla anladığımız. Aslında Ankara'nın en güzel zamanıdır Eylül. Kim derdi ki lanetli ay'ı olarak hatırlanacak.
Aslında her şey 24 Ocak 1980 kararlarıyla başladı. Türkiye'nin neoliberal vahşi düzene açılması idi bütün sorun.12 Eylül öncesi Türkiye devrimcileri elbette buna izin vermemek için direneceklerdi,direndiler.Dirençleri ancak okyanus ötesinde 'our guys did it' bizim çocuklar başardı diyen büyük patronun silahlı-silahsız işbirlikçilerince kırılabilirdi ve 12 Eylül'de tam da bu oldu.
Ülkenin tüm aydınlık beyinleri ezildi, aşağılandı yok edilmeye uğraşıldı ve bir anlamda da yok edildi.Emeği savunan,eşitliği savunan,ezilenleri savunan her bilinç yok edildi.Yeşil kuşak projesi yavaş yavaş ülke'nin damarlarına zerk edilmeye başlandı ve kuruluş'tan ,kurtuluş'a giden yolun sancılarını yaşayan ülke Rabıta'ya ,yeşil sermaye'ye yavaş yavaş devredildi.
Toplum apolitize edildi ve darbe'nin başındaki şebek halka kahraman olarak kabul ettirildi.
Son on yıldır her muhalif harekete 'darbe'diye yafta vuranlar aslında o gerçek darbe'nin çocuğudur.
34 yılda Türkiye'nin getirildiği nokta belki de bazı dış istihbarat eğitimlerinde ders olarak okutulmaktadır.
Antiemperyalist bir devrimle kurulan Türkiye Cumhuriyeti bu gün küçük emperyal hedefler peşinde koşan ve bunu koca bir kitap halinde yayınlamış bir Başbakan ve onun biat ettiği bir Cumhurbaşkanı tarafından yönetilmektedir.Sözün bittiği yer burasıdır daha ne denebilir ki..
Eylül Ankara'nın en güzel mevsimiydi,şimdi hüzün mevsimidir.
12 Eylül faşistlerince katledilen,işkenceden geçen,kimliği elinden alınan ,itibarsızlaştırılan kısaca ZULMEDİLEN tüm yurtseverler aklımızdadır,onurumuzdur.
Bu 12 Eylül sabahı yine erken kalktım o günleri düşündüm aklımda hep o sözlerle 'Ne yoksulluk,ne baskı Ne ezen ,ne ezilen İnsanca,hakça bir düzen'
Yaşarken göremeyeceğim ama o günler gelecek,o acıların elbette bir karşılığı olacak..
Nazım'ın dediği gibi 'Mesele esir düşmekte değil,teslim olmamakta bütün mesele' Teslim olmayanların sıcaklığı yüreğime umut salıyor....
Saygılarımla,Prof.Dr Alper Demirbaş"