Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Sarı, 25 Mayıs Dünya Tiroit Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, "Tiroit bezi vücudumuz için hayati öneme sahip. Tiroit hormonunun gereğinden az ya da fazla salgılanması vücutta ciddi rahatsızlıklara neden olabilir" uyarısında bulundu.
Hastalığın boyunda şişlik, geçmeyen öksürük, nefes alma ve yutkunma zorluğu, ses kısıklığı, kilo alma ya da verme gibi belirtilerle ortaya çıktığını anlatan Prof. Dr. Sarı, ayrıca tiroit hormonunun gebelikteki önemine vurgu yaptı. Prof. Dr. Sarı, "Her kadın gebelik öncesi ve gebelik sırasında tiroit hormonları açısından değerlendirilmelidir. Çünkü tiroit hormon eksikliği olan kadınların gebe kalamama ve düşük riski yüksektir. Bebeklerinde de büyüme ve zeka geriliği oluşabilir" diye konuştu.
GUATR NEDİR, NEDEN OLUŞUR
Tiroit bezinin boynun iki yanında bulunan iç salgı bezi olduğunu aktaran Prof. Dr. Ramazan Sarı, şu bilgileri verdi:
"Tiroit bezi, normal ağırlığı yaklaşık 20 gram kadar olup, herhangi bir nedenle büyümesine guatr denir. Nodül olmaksızın tiroit büyümesi basit (diffüz) guatr, nodüllü tiroit büyümesi nodüler guatr olarak adlandırılır. Guatr oluşumunda iyot elementinin gıda ile yetersiz alınması, genetik yatkınlık, çevresel ve kişisel özellikler gibi değişik faktörler etkili olmaktadır. Ayrıca bizim yaptığımız bir çalışmada obezite ile tiroit büyüklüğünün sıkı ilişkisi olduğunu gösterdik."
TİROİT HORMONLARI NEDEN ÖNEMLİDİR
Tiroit hormonunun vücutta büyüme, gelişme, enerji oluşumu ve kullanımı, vücut ısısının sağlanması ve devamlılığı gibi her türlü metabolizma faaliyetinin normal şekilde sürdürülebilmesi için önemli roller üstlendiğini dile getiren Prof. Dr. Sarı, "Dolayısıyla tiroit hormonunun gereğinden az ya da fazla salgılanması vücuttaki her organ üzerinde ciddi rahatsızlıklara sebep olabiliyor" dedi.
BELİRTİLERİ VE BULGULARI
Tiroit bezinin az ya da çok çalışmasına göre farklı hastalıklara yol açtığını kaydeden Prof. Dr. Sarı, bu hastalıkları ve belirtilerini şöyle anlattı:
"Çeşitli hastalıklarda tiroit hormonlarının fazla üretilip salgılanması (hipertiroidi) ya da olması gerekenden az üretilmesi ve salgılanması (hipotiroidi) söz konusu olabilir. Salgının fazla olması durumunda çarpıntı, aşırı iştah ve yemek yemeye rağmen kilo kaybı, sinirlilik, ellerde titreme, terleme, saç dökülmesi, kas ağrısı, ishal gibi şikayetler oluşur. Salgının yetersiz olması halinde hareketlerde yavaşlama, halsizlik, yorgunluk, uyuma isteği, saç dökülmesi, vücutta su tutulması ve kilo artışı, ciltte kuruma, ses kısıklığı, kabızlık, kadınlarda adet düzensizliği gibi şikâyetler ortaya çıkar."
Prof. Dr. Sarı, tiroit bezinin yapısal hastalıklarındaysa nodüllerin sayı ve büyüklüğüne göre boyunda şişlik, nefes borusuna basınç nedeniyle öksürük veya ilerlemiş olgularda nefes almada zorluk, yemek borusuna baskı yüzünden yutkunma zorluğu, ses kısıklığı gibi belirtiler ortaya çıkabileceğini söyledi.
TİROİT NODÜLÜ NEDİR, NASIL OLUŞUR
Tiroit bezinde görülen yuvarlak ya da elips şeklindeki oluşumlara nodül dendiğini aktaran Prof. Dr. Sarı, "Elle muayene ile hastaların yüzde 5-10'unda nodül saptanabilirken, tiroit ultrason kullanımının yaygınlaşması ile erişkin insanların hemen hemen yüzde 50'sinde tiroit nodülü veya nodüllerinin bulunabileceği gösterilmiştir. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür. Nodüllerdeki en önemli tanımlayıcı özellik, nodülün kanser olup olmadığıdır. Tiroit nodüllerinin kanser riskini ortaya koymada kullanılan en önemli yöntem nodüllerden ince iğne ile alınan biyopsilerdir. Nodüllerin yaklaşık yüzde 90'ı iyi huylu olmasına karşın, yüzde 10 civarında kanser bulunabilmektedir" diye konuştu.
TANI YÖNTEMİ NEDİR
Tiroit hastalıklarının teşhisiyle ilgili olarak da Prof. Dr. Ramazan Sarı, öncelikle kanda tiroit hormon düzeylerine (ST4 ve TSH) bakılması gerektiğini, tanı aracı ultrasonografi muayenesinin şart olduğunu, bazı hastalarda tiroit sintigrafisinin de tanısal amaçla kullanıldığını aktardı.
Erol AKKIR/ANTALYA, (DHA)