AÜ Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Cin ile Alman Dili Edebiyatı Bölümü'nden Dr. Öğretim Üyesi Safiye Genç, Türkiye'nin 'patates', 'domates' ve 'kedi' kelimelerinin ilk kapsamlı haritasını çıkardı. Türk Dil Kurumu'nun 1932-1934 yıllarını kapsayan birinci ve 1952-1959 yıllarını kapsayan ikinci derleme çalışmasından oluşan Türkiye'de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü adlı eserden yararlanılan çalışmada, Türkiye Türkçesi ağızlarında farklı adlandırmalarla kullanılan 'domates', 'patates' ve 'kedi' kelimeleri üzerinde duruldu. Bu kelimelerin kullanıldığı yerler, kelime haritası üzerinde gösterilerek, bir dil haritası çalışması ortaya çıktı. Disiplinler arası gerçekleşen dil haritası çalışmasında kelimelerin yolculuğu da görülüyor.
ALMANYA'DA HARİTA ÇİZİMİNİ ÖĞRENDİ
Dr. Öğretim Üyesi Safiye Genç, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde dil çalışmaları derslerinde öğrencilere haritalardan Türkçe örnekler vermekte zorlandığını, bu dil haritasını ortaya çıkarmaya ihtiyaç duyduğunu ve Türk Dil Kurumu projesiyle Almanya'ya giderek harita çizimi dersleri aldığını anlattı. Haritalandırma çalışması sürecinin, kelimelerin etimolojilerini, yolculuklarını, farklı coğrafyalardan gelip nasıl değiştiğini gösteren bir çalışma olduğunu belirten Genç, domates, patates ve kedi kelimeleri üzerinden Türkiye Türkçesinin ilk kapsamlı kelime haritasını oluşturduklarını açıkladı.
PATATES: KARTUL, TARTÜF, KROMPİRE
Dr. Öğretim Üyesi Safiye Genç, patates kelimesinin Türkiye'nin batısında daha çok 'kumpir', doğusunda 'kartul' ya da 'kartol' olarak karşılarına çıktığını söyledi. Grimm Kardeşlerin Almanca Sözlüğü'nden de kelimelerin etimolojisi açısından yararlandıklarını anlatan Genç, “Patatesin bitki olarak 16'ncı yüzyılın sonlarında Peru'dan geldiği düşünülmektedir. Fransız ve İtalyanların 'tartüf, tartufo' adlandırmasıyla serüveni başlıyor. 'Tartüf' aslında yer mantarı için kullanılmaktaydı. Patatesi yer mantarına benzetmişler. Almanlara 17'nci yüzyılda geliyor. Onlar da 'tartüffel, tartoffel' diyor. Diğer yandan 'Grundbirne' kelimesi de paralel olarak bu sebzeye isim olarak veriliyor. Bu da yer armudu demektir. Grundbirne'nin söylenişini Macarlar, Romanlar ve Slavlar 'krompire' diye dillerine uydururlar. Osmanlıya da böylece Macarlar ve Slavlar üzerinden 'kumpir' diye gelir. Almanların diğer adlandırması olan 'tartoffel' ya da 'kartoffel' önce Polonya, sonra Rusya üzerinden nihai şekliyle 'kartol' ya da 'kartul' olarak Doğu Anadolu Bölgesi'ne gelirken, kumpir kelimesi ise Fransız ve Almanlardan Slavlara ve Macarlara geçerek, Balkanlardan Türkiye'nin batı bölgelerine geliyor. Görüldüğü gibi kelimeler, konuşucularından bağımsız olarak uzun yolculuklara çıkabiliyor" diye konuştu. Dr. Öğretim Üyesi Safiye Genç, son olarak patates kelimesinin, Fransızların diğer bir adlandırması olan 'pomme de terre', yani yer elması benzetmesinden geldiğini aktardı.
DOMATES: KAVATA, FRENK PATLICANI, MANADURA-BANADURA, POMODORO
Prof. Dr. Ali Cin ise domates ve kedi kelimelerinin Türkiye Türkçesi ağızlarındaki kullanımını anlattı. Domates kelimesinin 16'ncı yüzyılda Meksika ve diğer bölgelerden 'tomat' olarak yayıldığını kaydeden Ali Cin, İspanyolca ve Fransızcaya 'tomate' şeklinde geçtiğini aktardı. Cin, “Türkiye Türkçesinde kullanılan domates kelimesindeki 'es' sesi, Yunancadaki çoğul ekinden gelmektedir. Yakın dönem Osmanlı Türkçesi sözlükleri domatesi, yemeklere lezzet vermek için kullanılan kırmızı sebze olarak tanımlar. Bu sözlüklerde domates, 'domates, kavata, frenk patlıcanı, sarı salkım, düz domates, acı domates, kırmızı tomate, salkım domate' şeklinde adlandırılmıştır. Türkiye Türkçesi ağızlarında sıkça kullanılan 'manadura- banadura' adlandırmaları, İtalyanca altın elma anlamına gelen 'pomidoro/ pomodora' kelimelerinden gelmiştir" diye konuştu.
HARİTADA 'DOMATES' İÇİN 140 ADLANDIRMA
Türkiye Türkçesi ağızlarında domatesle ilgili 32 kelime grubu altında 140 adlandırma tespit edildiğini belirten Prof. Dr. Ali Cin, “Kullanım çeşitliliği bakımından en yaygın olanı Fransızcadan gelen 'tomate', İtalyancadan giren 'pomodora', Hintçe olup Farsça üzerinden dilimize giren 'batingan' kelimeleridir. Bunun yanı sıra 'frenk' kelimesiyle birlikte renk ve şekilsel adlandırmaların da yapıldığı görülmektedir" dedi.
'KEDİ' KELİMESİ TÜRKÇEDE İLK 'ÇETÜK' OLARAK GÖRÜLMEKTE
Yaptıkları çalışmada bir hayvana da yer verdiklerini belirten Prof. Dr. Ali Cin, kedi kelimesini Türkçede ilk olarak Kaşgarlı Mahmut'un Divan-ı Lügati't-Türk adlı eserinde 'çetük' şeklinde gördüklerini aktardı. Türkiye Türkçesi ağızlarında kedi için 13 kelime grubu altında 61 adlandırma tespit ettiklerini anlatan Prof. Dr. Cin, Türkiye Türkçesi ağızlarında dinamik bir etkileşim olduğunu, bunun en önemli etkisinin ise göçlerden kaynaklandığını söyledi. Prof. Dr. Ali Cin, “Kedi için en sık kullanılan 'pisi' ve versiyonları, Farsçadan 'puşek' kelimesinden çeşitlenmiştir. 'Maş, meci, maçi, meçük' biçimleri Balkanlar üzerinden gelmiştir. Kedinin çıkardığı sese istinaden 'mırmırık' diye adlandırma da yapılmıştır. Renk anlamında kullanılan 'tekir' adlandırmaları da karşımıza çıkmaktadır" diye konuştu.
Aslı DURAN/ANTALYA, (DHA)
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |