10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde, ellerinden gelse, gazetecileri bir kaşık suda boğacak olanlar da dahil, bu güne özel mesajlar çekilir, janjanlı kelamlar edilir…
Kimileri gazetecilere çiçek gönderir, kimileri kahvaltı verir, kimileri iki satır açıklama yapıp, ‘Basın özgürdür, milletin sesidir, sansür edilemez’ tadında laflar karalar…
Halbuki, cumhurbaşkanından bakanına, vekilinden valisine, belediye başkanından siyasetin her hangi bir mertebesinde yer tutmuş kim olursa olsun, işlerine gelmeyen bir haber olunca gazetecilere şöyle okkalı bir küfür savurmuşlukları mutlaka vardır.
Bu saydığım görevde olanlardan, “Ben gazetecilere hayatta kızmadım, kızmam da, küfür etmedim, etmem de” diyen bir Allah’ın kulu varsa külliyen yalan söylüyordur.
Çünkü siyasete kıyısından köşesinden bulaşmış olanlar, muhalefetteyken canım cicim dedikleri gazetecileri, koltuklarına oturduklarında düşman bellerler.
Veya bürokrasinin en tepesine çıkmış olanlar, koltuğu korumak için bazı gazetecileri tu kaka ilan ederler…
Meydan onların ya…
Biz zenciyiz ya…
Dilerler ki, memlekette istedikleri gibi at koştursunlar…
İsterler ki yasama, yürütme ve yargının arkasından gelen dördüncü kuvvet olması gereken basın, kafasını kuma gömsün, olur olmadık haber yapıp beylerin güzel keyfini kaçırmasın.
Onlarca medya kuruluşunu, patronlarını, çalışanlarını ‘Mum’a çevirdiler yetmedi…
Birkaç numunelik gerçek kalemşörün olması bile onlar için tehlikeli…
Dilerler ki; gazetecilerin hepsi karşılarında asker selamı versin…
Misal; gazetecilerin düzenlediği ödül töreninde misafir olarak kürsüye çıkıp, yüzlerce gazetecinin gözüne baka baka ve rahatlıkla, ‘O gazeteci bize lazım değil’ deme cüretini gösterenler, bilmelidir ki, gerçek gazetecileri bunlar ürkütmez de, korkutmaz da...
O ve onun gibi düşenlere naçizane tavsiyem; makamınızdan koridora çıkıp kendinizden önce görev yapan onlarca insanın duvarda asılı resimlerine bir bakın.
Zamanı gelecek ve sizler de o koridorun bir köşesinde, yeni bir fotoğraf çerçevesinde, ‘eski’ bir portre olarak kalacaksınız. Ama bu şehrin gerçek gazetecileri, kimileri çatlasa da, patlasa da ilelebet görev yapmaya devam edecek.
Yüzünüze karşı güzel sözler söyleyen, övgüler dizen sözde gazetecilerin siz ve sizin gibi düşünenler için makbul olduğunu biliyorum.
Varsın öyle olsun…
O sözde gazetecilerle sizlere mutluluklar diliyorum.
O nedenle, gazeteciler gününde, gazeteciler için bu kişiler tarafından söylenen güzel sözlerin, yazılanların, temennilerin tamamı laf olsun torba dolsun misali söylemlerdir. Hiç biri doğru değildir.
Meslekte 40’ncı yıla girdiğim 2020’de de, eskiden olduğu gibi şunu bilir, şunu söylerim; o siyasi, bu bürokrat benim için ne derse desin vız gelir tırıs gider…
Ben, gerçek okur benim için ne düşünüyor, ne diyor ona bakarım...
Benim kutup yıldızım okurlardır. Pusulam onları gösterir.
Sözde gazetecilerin değil, gerçek gazetecilerin günleri kutlu olsun…
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |