Antalya Kamu Hastaneleri Birliği'ne bağlı Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi göz hastalıkları uzmanı Dr. Özge Yanık Odabaş, 12-18 Mart Dünya Glokom Haftası dolayısıyla 'glokom' hakkında açıklamalarda bulundu. Sağlıklı bir gözde göz sıvısının devamlı olarak üretildiğini ve göz kanallarından emilerek boşaltıldığını aktaran Odabaş, "Böylece göz içi basıncı sürekli belirli bir seviyede tutulmuş olur. Herhangi bir nedenle göz sıvısının emilimi bozulduğunda göz içi basıncında kontrolsüz yükselme ortaya çıkar. Bu nedenle yükselen göz iç basıncının, görme sinirini tahrip etmesiyle ortaya çıkan bu hastalığa bağlı olarak görme alanı giderek daralır ve kalıcı görme kaybı gelişir. Normal göz içi basıncı değeri 21 mm Hg'nin altındadır. Bu değerin üzerindeki göz içi basıncı seviyeleri glokom gelişimi için risk faktörü olsa da göz içi basıncının normal sınırlarda olduğu olgularda da glokom görülebilir" dedi.
Toplumda 40 yaş üzerinde yaklaşık yüzde 2 sıklığında görülen bu hastalığın sıklığının yaş ile birlikte arttığını ve 60 yaş üzerinde yüzde 10 oranında görüldüğünü vurgulayan Odabaş, "Ancak bebeklik ve çocukluk döneminde de ortaya çıkabilen glokom alt türleri mevcuttur. Ailesinde glokom hastalığı bulunan bireylerde glokom sıklığı yaklaşık 6 kat daha fazladır. Aile öyküsü varlığının yanı sıra 40 yaş üstü kişilerde, miyoplarda, şeker hastalarında ve uzun süreli kortizon kullananlarda da glokom daha sık görülür" diye konuştu.
Hastalığın sinsi bir yapısının olduğuna dikkati çeken Odabaş, "Çoğunlukla ileri dönemlere kadar hiçbir belirti vermeden seyreder ve erken tanı ancak göz muayenesiyle sağlanabilir. Hastalık genellikle belirti vermese de göz üzerinde ağrı ve kızarıklık ve ışığa baktığında mor renkli hareler görme gibi şikayetler bazı özel glokom alt tiplerinde görülebilir. Bu gibi durumlarda kişi vakit kaybetmeden bir göz doktoruna başvurmalıdır" dedi.
Glokom tedavisindeki temel amacın göz tansiyonunu düşürerek göz sinirinde gelişen hasarı durdurmak ve buna bağlı gelişen görme kaybının ilerlemesini engellemek olduğunu belirten Odabaş, şunları söyledi:
"Gelişmiş olan hasarın geriye dönük tedavisi mümkün değildir. Bu nedenle de günümüzde birçok hastalıkta olduğu gibi glokomda da erken tanı çok önemlidir. Mevcut tedavi seçenekleri, ilaç tedavisi, lazer tedavisi ve cerrahi tedavidir. Glokom hayat boyu devam eden bir hastalık olduğundan, tedavisinin de hayat boyu devam etmesi gerektiği unutulmamalıdır. Hastalığın yapısı gereği başlangıçta tam kontrol sağlayan tedaviler zamanla yetersiz hale gelebilir. Bu nedenle glokom tanısı konulduktan sonra düzenli kontroller çok değerlidir."
ALANYA, (DHA)