Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Başkanı İbrahim Bakır, orijinal taşların içeriğine en uygun olanlarının basamaklara uygulandığını ve restorasyon anayasası olarak kabul edilen Venedik Tüzüğü'ndeki gibi 'uyumlu ama farklı' taşların uygulandığını söyledi.
Aspendos Antik Tiyatrosu'nda kısa süre önce tamamlanan restorasyon çalışmasının ardından işlem yapılan bölümlerin orijinal renkten farklı olması 'mutfak mermeri' eleştirilerine neden oldu. Açıklama yayımlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı, taşların zamanla diğerlerine yakın hale geleceğini bildirdi.
Bugün Aspendos Antik Tiyatrosu'na gelen Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Abdullah Kocapınar ile Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. İbrahim Bakır, Patara Kazı Başkanı Prof. Dr. Havva İşkan Işık, Myra Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik ve Alman Arkeoloji Enstitüsü üyesi restoratör Dr. Martin Beckmann, restorasyonu inceledi. Yapıların geleceğe aktarılması için bünyesinde arkeolog, mimar, sanat tarihçisi, hukukçu ve şehir plancısından oluşan kurulun ciddi çalışmalar yaptığını belirten Yrd. Doç. Dr. İbrahim Bakır, "Burası 1800 yılı deviren yaşlı bir yapı. Buranın nasıl korunacağına yönelik ciddi analizler yapıldı. Tarihin her döneminde bu yapı kullanıldığı için farklı müdahaleler yapılmış. Bugün de müdahale ederek ömrünü gittikçe uzatmayı planlıyoruz" dedi.
YAPIYA EN UYGUN TAŞ CİNSLERİ
Yapının altyapı gibi görünmeyen kısımlarında da ciddi restorasyonlar yapıldığına dikkati çeken Yrd. Doç. Dr. Bakır, "Sadece yok olan taşların yerine dünya çapında restorasyonun anayasası olarak kabul edilen Venedik Tüzüğü'nde de belirtildiği gibi 'uyumlu ama farklı' taşı seçmek için çalıştık. Laboratuvar analizleri yapıldı ve uygulanan taşların yapıya en uygun taş cinsleri olduğu belirlendi. Bu taşı yapay bir şekilde de eskitirsiniz. Ama bu yapay olur, biz doğal taştan bahsediyoruz. Her taşın görünümü doğaya karşı verdiği mukavemet aynı olamaz. Yoğun kullanılan taşların çok küçük bir parçasını açtık ve gördük ki bizim kullandığımız taşa çok yakın bir taştı. Ve bu taşlar zaman içersinde bu hale geliyor" diye konuştu.
Çıkan tartışmaların ve eleştirilerin tarihe sahip çıkmak ve duyarlılığı artırmak için büyük fırsat olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Çevik ise "Eğer başka bir taş uygulansaydı o da tartışma konusu olurdu. Burası kullanılan bir binadır. Dolayısıyla burayı kırık dökük halde bırakalım, olduğu gibi konsolide edelim gibi bir seçeneğimiz yok. Çünkü yapı ve ziyaretçi güvenliği söz konusu. Sanmayın ki bu basamaklar insanlar lüks içinde otursunlar diye yapılıyor. Bu taşlar konumu itibariyle tiyatroyu ayakta tutan birer parçacık haline geliyor. Bu çalışmaları yapıyı korumak için yaparız. Diğer seçenekler sonuçtur bizim için. Esas olan yapının ruhuna en uygun şekilde onu yaşatmaktır" dedi.
1800 YIL BEKLEMEYE GEREK YOK
Restorasyonda eleştirilen taşların mermer değil doğal taş olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Havva İşkan Işık, her taşın kesimden çıktığı zaman bembeyaz bir renk alabileceğini söyledi. Taşların orijinale uyum sağlayabilmesi için 1800 yıl beklenilmesine gerek olmadığını açıklayan Prof. Dr. Işık, "Gelecek yıl, kış yağmurları bunun üzerinden geçtikten sonra bu görüntünün orijinale daha yakın hale geldiğini göreceksiniz. Bu görülen gri ve siyah doku zaten bu taşın orijinali değil. O taşların da açıldığında renginin aynı olduğunu biliyoruz. Kimsenin endişesi olmasın" dedi. İncelemelerde bulunan Restoratör Dr. Martin Beckmann, tiyatronun ilk 1930'lu yıllarda restorasyonla tanıştığını, o günden bugüne birçok tecrübe kazanıldığını, bunun da Aspendos Antik Tiyatrosu'nda uygulandığını söyledi.
Akif ARICI/ANTALYA, (DHA) -