Ankara’da gazetecilik yaptığım yıllardı…
Dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren’i takiple görevliydim. Bir Adana gezisinde, Evren’in askeri birliğe girdikten sonra, çıkışta makam aracını değiştirdiğini farkettim.
Bunun nedenini, gezinin son durağı Kars’ta öğrendim.
Evren’e zırhlı diye verilen aracın ön camını, öndeki koruma aracının fırlattığı fındık kadar bir taş parçası kırmıştı.
Bunu, çalıştığım Günaydın Gazetesi’nin birinci sayfasından ‘Fındık kadar taş parçası Evren’in zırhlı aracını deldi’ başlıklı küçük bir haberle verdik.
Kars dönüşü gazetedeki arkadaşlar, ‘Seni birkaç kez Uğur Mumcu aradı’ deyince Cumhuriyet’i aradım. O zaman cep telefonu kullanılmadığından, Uğur Mumcu’nun beni aramasıyla benim ona dönmemin arasından birkaç gün geçmişti.
‘Beni aramışsın abi’ dedim.
‘Dursun bir şey soracağım’ dedi, ‘Senin bu haber çok ilginç geldi bana… Bu haberin başka detayı var mı?’ diye sordu. Haberde yer almayan birkaç detay verdim.
Aradan birkaç hafta geçti. Uğur Mumcu o günkü köşe yazısına, “Bir ulusal gazetenin birinci sayfasında, küçük ama aslında çok büyük bir haber yayınlandı. Ayrıntıları okuyunca şaşıracaksınız” diye başlamıştı.
Uğur Mumcu, bu yazıyı takip eden başka yazılarda, Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan’ı görevden almaya kadar giden, ANAP iktidarının çöküşünü başlatan zırhlı araç ihalesinin çarpıcı detaylarını veriyordu.
Mumcu, ben Antalya’ya yerleştikten birkaç yıl sonra bombalı bir suikast sonucu aramızdan ayrıldı.
Bugün aramızdan ayrılışının 21’ncı yılı…
Mekanı cennet olsun…