Danıştay’ın kuruluş yıldönümünde yaşananları gördük.
Başbakan Erdoğan’ın tavrını izledik.
Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun konuşmasını uzun olduğu için eleştirebiliriz.
Ama, ‘siyaset yapıyor’ noktasında haksızlık etmiş oluruz,
Çünkü, konuştuğu her şeyin nihai çözüm noktası siyasettir.
Hukuku ve Danıştay’ı siyasete bulaştıran da Başbakan’ın bizzat kendisidir.
O konuya geleceğim…
Önce, bu olayla ilgili sıcak bir gelişmeden haber vereyim.
Havuz medyası dediğimiz, hükümet yanlısı televizyonlardan biri olan a haber, Danıştay kavgası sonrası muhabirini Van’a göndermiş. Pazar günü öğle vakti canlı canlı izledim… Geçtiğimiz yıllarda, bir sorusu nedeniyle Başbakan Erdoğan’ın sırtını sıvazlayıp takdir ettiği, o sihirli el sayesinde yerel bir gazeteden havuz medyasına zıplayan muhabir Sercan Bilgin, valiyi karşısına almış sorular yöneltiyor. Daha doğrusu ağzından çıkanlar soru değil, bir şeyleri kusuyor.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun ismini vermeden bakın ne diyor valiye;
‘Kendisinin hukuk profesörü olduğunu iddia eden biri…”
Yazıklar olsun…
Hani taraf olunur da bu kadar değil…
Başbakanın sırtını sıvazlayıp havuz medyasına zıplamanın, o kanalda çalışmanın diyeti mi bu?..
Bu tür insanlarla aynı mesleği yapmaktan utanç duyuyorum.
Ve, aklıma hep soru geliyor;
‘Bu soruyu yönelten gazeteciyse ben neyim, ben gazeteciysem o kim?..’
* * *
Gelelim başka bir olaya…
Başbakanın, Feyzioğlu’na ‘Edepsiz’ dediği o olaydan hemen sonra Danıştay Başkanı bir açıklama yaptı ve Erdoğan’dan yana tavır koydu.
Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Feyzioğlu’nun kürsüde siyaset yaptığını falan söyledi…
Aslında siyasetin daniskası, kendisinin o makama getirilmesi olayıdır…
Hatırlayalım…
Kamuoyu Zerrin Güngör’ün adını ilk kez tapeler (Ses kayıtları) olayında duydu.
Başbakan Erdoğan, Adalet Bakanı’na telefon açıp, Zerrin Güngör’ün karşısındaki adayın çektirilmesini istemişti.
Başbakanın dediği olmuş, Zerrin Güngör tek başına girdiği seçimleri kazanmıştı.
Şimdi size soruyorum;
‘Başbakanın Danıştay seçimine karışması siyasi olmuyor, Barolar Birliği Başkanı’nın konuşması siyasi oluyor. Zerrin Güngör o koltuğa siyasi torpille otururken her şey normal, Feyzioğlu’nun haktan hukuktan bahsetmesi siyasi… Bu son olayda Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Başbakanın yanında yer almayacak da kimin yanında yer alacaktı?’
Diyet borcu dediğimiz işte böyle bir şey…
Ben nasıl taraf olmuş bir gazeteciden utanıyorsam, meslektaşları da Zerrin Güngör için aynı duyguları paylaşıyordur herhalde…
* * *
Bu olayda beni ve o anları izleyenlerin dikkatini en çok, Başbakan Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Gül arasında yaşananlar çekti.
Devlet teammülleri, geleneği, göreneği ne derseniz deyin, bir yerde bir üst varken, ast’ın yaptıklarına dikkat etmesi, saygılı olması gerekliliğini getirir. Bu ister seçilmiş olsun, ister atanmış, devlet terbiyesi bunu emreder. Yazılı olmayan bu kurala bugüne kadar hep uyulmuştur.
Cumhurbaşkanının baş konuk olduğu bir yerde, ondan sonra gelen başka bir konuğun davet düzenini bozması, nümayiş yapması doğru değildir.
Ama, Cumhurbaşkanı Gül, biliyor ki, o koltukta oturmasının nedeni Başbakan Erdoğan’dır… Ayrıca, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri göz önüne alındığında Gül’ün ipinin başbakanın elinde olduğunu unutmamak lazım.
Atatürk’ten bu yana cumhurbaşkanlarına bir bakalım. Hangi başbakan, cumhurbaşkanına eliyle ‘Gidelim’ işareti yapabilirdi. Ve, hangi cumhurbaşkanı bir başbakanın peşine takılıp gidebilirdi.
Hiç biri…