Kalıtımsal FMF hastası olduğunu öğrenen 42 yaşındaki Dr. Yerlioğlu, yanlış teşhis sonucu 15 yıldır diyalize bağımlı yaşadığını söyledi.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi son sınıf öğrencisiyken, şiddetli karın ağrısı şikayetiyle Çukurova Üniversitesi Hastanesi'ne götürülen Murat Yerlioğlu'na, apandisit teşhisi konuldu. Apandisiti alınan, ameliyat sonrasında karın ağrıları dinmeyince bir dizi testten geçen Dr. Yerlioğlu, halk arasında 'Akdeniz Ateşi Hastalığı' olarak bilinen kalıtımsal FMF hastası olduğunu öğrendi.
BABAMIN BÖBREĞİ DE GİTTİ
Dr. Murat Yerlioğlu, hastalığının teşhisinin çok geç olması nedeniyle böbrek yetmezliğinin geliştiğini belirterek şunları anlattı:
"2- 2.5 yıl ilaç tedavisi oldum. Daha sonra da diyaliz hastası oldum. 2000 yılında İstanbul Çapa Tıp Fakültesi Organ Nakli Merkezi'ne nakil için başvurdum. Babam 58 yaşındaki Mustafa Yerlioğlu verici oldu. O da başarısız oldu. 20 günde böbrek attı. Babamın da böbreği gitti. FMF hastalığına bağlı böbrek yetmezliği nedeniyle 15 yıldır diyalize bağımlı yaşıyorum. FMF hastası olduğum anlaşılınca, apandisit ameliyatının boşuna yapıldığı ortaya çıktı."
ÖZEL HASTANEDE DOKTORLUK YAPIYOR
Kilis'te yaşarken emekli olup, Antalya'ya yerleştiğini söyleyen Dr. Yerlioğlu, "Antalya'ya 4.5 yıl önce geldim. Bu arada nakil için ikinci girişimim oldu. Ancak vücudumda antikorlar oluştuğu için verici olmak isteyen annemin dokusu ve kanı uyuşmadı. Şimdi Sağlık Bakanlığı Organ Bekleme Sırası'na yazıldım. Hemodiyalize devam ediyorum. Özel bir hastanede de doktorluk yapıyorum" dedi.
'BÖLGEMİZİN HASTALIĞI'
Çocuk Kan ve Genetik Hastalıkları Uzmanı ve Antalya Genetik Hastalıkları Merkez Müdürü Prof. Dr. Duran Canatan, FMF hastalığının Akdeniz coğrafyasının hastalığı olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Türklerin, Kürtlerin, Ermenilerin ve Yahudilerin, Ortadoğulu'ların hastalığıdır. Avrupa ve ABD'de bu hastalığı göremiyoruz. Bu hastalık genetiktir. Anne ve baba taşıyıcı, çocukları yüzde 25 hasta olabiliyor, yüzde 25 sağlıklı olabiliyor. Yüzde 50 taşıyıcı olabiliyor. Aynı talasemi örneğinde olduğu gibi."
GEN ANALİZİNİ YAPAN TEK ÖZEL MERKEZ
Bu hastalıkta bazı hastaların doktora karın ağrısıyla gittiklerini, apandisit sanıldığını belirten Prof. Dr. Canatan, şöyle devam etti:
"Hastalığın ortaya çıkmasına neden olan madde nerede birikiyorsa, o organın belirtileri ortaya çıkıyor. Karın zarında birikirse karın ağrısı olarak ortaya çıkıyor ve apandisitleri alınıyor. Eklem zarında birikiyor, eklem romatizması olarak ortaya çıkıyor, romatizma ilaçları kullanılıyor. Göğüs zarında birikiyor, kalp enfarktüsü geçiriyor diyerek kalp testleri yapılıyor. Sonuçta ateş yapıyor bu her defasında yaklaşık 3- 4 gün sürüyor. 'Ateş' adı da buradan geliyor. Ateş nedeniyle de sıtma zannediliyor. Her tür hastalığı taklit edebiliyor. Eski yıllarda tanısı zordu. Şimdi genetik düzeyde tüm genler işlenmeye başlandı. Merkezimizde baştan sona tüm gen analizlerini yapabiliyoruz. Bu gen analizini yapabilen tek özel merkez olma özelliğini de taşıyoruz. Türkiye'nin dört bir yanından ve yurt dışından tanısı konamayan olgular merkezimize geliyor."
YAŞANANLAR DERS OLMALI
Doktor Murat Yerlioğlu'nun, hastalığının tanısının başta konması halinde kronik böbrek yetmezliği gelişmeden, diyalize girmesine gerek kalmadan basit ilaç tedavisiyle kurtulabileceğini söyleyen Prof. Dr. Canatan şöyle devam etti:
"Meslektaşımızın başına gelenlerin ders olmasını istiyoruz. Tüm diyaliz hastalarının, yakınları ve kendilerine FMF testini yaptırmalarını öneriyoruz. Bu testin yapılmasını, ülke ekonomisi açısından da çok önemsiyoruz. Diyalize akıtılan paralar yerine bir FMF genine bakılması, hastalığın adının çok erken konulması, hastanın böbrek yetmezliğine girmesini önleyecektir. Bir sürü para diyalize akıtılmayacak" diye konuştu.
FMF hastalığının Türkiye'de görülme sıklığının yüzde 20 olduğunu söyleyen Prof. Dr. Canatan, Ülkemizde her 5 kişiden biri taşıyıcı" dedi. Prof. Dr. Canatan, hastalığın belirtilerini yaşayanların, FMF testi yaptırmalarının önemine değindi.
Erol AKKIR/ANTALYA, (DHA)