“Dil, yalan, hamaset, politika” başlıklı bir yazı kaleme alan Türk turizminin duayen isimlerinden Vural Öger şu görüşleri savundu:
“Dil bir insanın birikiminin, zihniyetinin, bilgisinin, kişiliğinin ve iç dünyasının dışarıya aktarma aracıdır. Bir toplumu birleştiren, kaynaştıran veya öfkeleştiren ve kutuplaştıran kullanılan dildir. Bir politikacının ses tonu, kullandığı kelimeler, konuşma tarzı , toplumu tahkir edebilir, iklimi zehirleyebilir veya barışa ve sükunete yönlendirebilir. Ülkesini seven, sorumluluk taşıyan bir devlet adamının kullandığı dilin dürüst, yalandan ve iftiradan uzak, tahrikten kaçınan ve toplumu germeyen bir tarzda olması gerekir. Devletin en yüksek mevkiinde olan bir devlet adamının aynı zamanda milletini de temsil etmesi kendisine büyük bir sorumluluk verir. Son günlerde seçim meydanlarında haykırılan tehditler, hakaretler, suçlamalar ve ayrıştırıcı dil bu politikacıların sahip oldukları mevkilere yakışmamaktadır. Ait oldukları partiye oy vermeyen ve hükümetin icraatını tenkit eden gazetecilere , kurumlara ve şahıslara “imansız”, “kitapsız”, “edepsiz”, “terörist”, “komünist” gibi sıfatları kullanmak toplumu bölen, ayrıştıran , öfkelendiren ve hakarete maruz bırakan bir dildir.
SON GÜNLERDE SEÇİM MEYDANLARINDA
Muhalefet partilerine ve seçmenlerine yönelik yalanlar, iftiralar ve tehditler her türlü tahammül haddini aşmaktadır. Bu kadar uydurmanın , iftiranın , hamasetin ve popülizmin var olduğu bir dönemin Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinde bir benzeri yoktur. “Bunlar gelince Diyanet’i kaldıracaklar”, “CHP PKK’dan talimat alıyor”, “Dini, bayramı, ezanı olmayanlar CHP’yi destekliyor”, “Millet İttifakı 14 Mayıs’ta bir sivil darbe hazırlıyor”, “14 Mayıs vatanı sevenlerle işgalciler arasındaki bir mücadele günüdür”, “Cumhur ittifakı karşısında olanlar küffardır” gibi laflar sorumsuz ,hakaret içeren,saygısız, toplumu ayrıştıran yalanlar ve iftiralardır. Hele dün Konya’da miting meydanında söylenen “Biz emri Allah’dan alırız” sözü Anayasaya, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin laik kuruluş felsefesine aykırı çok tehlikeli, kabul edilemeyecek sözlerdir. Dini siyasete alet etmenin son noktasıdır.
Iktidar, çökmüş bir ekonominin yarattığı aç kalan, beslenemeyen, kirasını ödeyemeyen, iş bulamayan, ümidini kaybeden milyonlarca vatandaşa miting meydanlarında söyleyebilecek , umut verecek bir lafı kalmadığı için son çare olarak dini istismara başlamıştır. Hükümetin bir bakanı “14 Mayıs gecesi şampanya şişesi patlatanlarla temiz alnını seccadeye dayayıp rabbine dua edenler arasında neticelenecek” gibi ucuz popülist laflarla dini siyasete alet etmenin saçma bir örneğini göstermiştir. Din Allah ile kul arasında bir olgudur. Dini dünya işlerine, devlete, kışlaya , üniversiteye sokanlar bugün fakirleşen mutsuz, umutsuz, işsiz milyonlarca vatandaşın çektiği ızdırabın müsebbibidir. “
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |