AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) rektörlüğüne adaylığını açıklayan Prof. Dr. İbrahim Demir, 'AÜ'de paralel yapıyla ilgili bugüne kadar atılmış herhangi bir adım yok. Ben de paralel devlet yapılanması konusunda ülkenin milli politikası neyse o politika doğrultusunda adımlar atacağım. Akademisyenlerin yayınladığı o bildiri akademik özgürlük değil" dedi.
AÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Demir, Akra Barut Otel'deki toplantıda AÜ Rektörlüğü'ne adaylığını açıkladı. 1997 yılından bu yana mensubu olduğu üniversitenin rektör yardımcılığından istifa ederek 2012 seçiminde rektör adayı olan ve YÖK'ün bu görev için ilk sıra sunmasına rağmen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onanmadığını hatırlatan Prof. Dr. Demir, Antalya ve Akdeniz Üniversitesi sevdalısı olduğunu söyledi. 1200'e yakın akademisyenden eğitim öğretim ile ilgili kararlar alınırken yararlanılması gerektiğine inandığını dile getiren Prof. Dr. Demir, katılımcı ve şeffaf bir üniversite hayal ettiğini anlattı. Özlük hakkı bakımından mağdur edildiğini iddia edenlerin olduğunu anlatan Prof. Dr. Demir, bütün şartları yerine getirdiği halde yardımcı doçent ya da profesör kadrosu verilmeyen akademisyenlerin olduğunu savundu.
'AYAKLAR BAŞ OLMUŞ'
İdari personel arasında kurumsal aidiyet duygusunun zayıflaması nedeniyle motivasyon kaybı ve üretkenliğin düşüş yaşadığını savunan Prof. Dr. Demir, "Son zamanlarda yaşadığımız 'ayakların baş olması' deyimi maalesef bizim üniversitemizde gerçekleşmiştir. Bu üniversite ortamında çalışma barışının sağlanması bakımından önemli. Ben istiyorum ki tüm öğrenciler buraya 'Ben Antalya'da okumak istiyorum' diye değil 'Ben Akdeniz Üniversitesi'nde okumak istiyorum' diye gelsin. Öğrenciler arasında yaptığımız araştırmada maalesef ilk tercih nedeni Antalya'da okumak. Antalya'nın bir marka değeri var. Bence AÜ'nün bu marka değerine ulaşması gerekiyor" diye konuştu.
KAMPÜS İÇİ KONGRELERLE TANINIRLIK ARTACAK
Yıllar önce temeli atılan Ar-Ge merkezinin 9 yıllık inşaat sürecinin ardından hastane olarak düzenlenmesini de eleştiren Prof. Dr. İbrahim Demir, "Ürettiklerinizle dünya sıralamasında yer alabilirsiniz, öğrenci sayınız ya da yaptığınız binalarla değil. Üniversitemizin uluslararası tanınırlığının zayıf olduğunu görüyoruz. Sadece Antalya'ya geliniyor. Kampüs içine girişler kısıtlı. Bu nedenle ulusal ve uluslararası kongrelerin düzenleneceği bir kongre kompleksinin yapılması gerektiğine inanıyorum. Antalya'ya herkes gelmek ister. Bu kongreleri üniversite içinde yaparsanız üniversitenin tercin edinilirliğini arttırmış oluruz" dedi.
16 yıl önce üniversite kütüphanesinin 10 bin öğrenci ve 250 öğretim üyesi kapasitesine göre yapıldığını hatırlatan Prof. Dr. Demir, 7 gün 24 saat tüm vatandaşlara açık, her türlü dokümanla desteklenmiş bir bilgi merkezine ihtiyaç duyulduğunu anlattı. AÜ Hastanesi'ne gelenlerin otopark sorununa da değinen Prof. Dr. Demir, "Katlı otopark planımız var. Otopark ücretinin ise belirli süre ücretsiz uygulamasını hayata geçirerek aşmayı düşünüyorum. Ayrıca sabah ve akşam saatlerinde üniversiteye özgü belirli hatlarda servis hizmeti sunarak hem kampus için hem de kampus dışı ulaşımı kolaylaştırmak istiyoruz" diye konuştu.
İKİ MERKEZ KURULACAK
Üniversite Kent Platformu altında üniversite mensupları ile kentin kanaat önderlerini buluşturup üniversite ve kentin beklentilerinin tartışıldığı bir platform oluşturacağını anlatan Prof. Dr. Demir, yerel yönetimlerin sorunlarına bilimsel katkı sağlaması amacıyla Kentsel Sorunları Araştırma ve Çözümsel Proje Geliştirme Merkezi kuracaklarını, ayrıca Yörük kültürünün araştırılması için Yörük Kültürü Araştırma Enstitüsü'nün kazanılmasını hedeflediğini aktardı.
'HER TÜRLÜ SİYASİ AKTÖRLE GÜRÜŞÜRÜM'
Adaylık sürecinde kentin her türlü siyasi aktörleriyle görüştüğünü, bunun hem iktidar hem de muhalefet partilerini kapsadığını belirten Prof. Dr. Demir, kurum kültürünü yansıttığı için üniversitenin eski logosunu kullandığını sözlerine ekledi.
'O BİLDİRİ AKADEMİK ÖZGÜRLÜK DEĞİL'
1100 akademisyen tarafından 'Bu suça ortak olmayacağız' başlığıyla yayımlanan bildiriyi de tasvip etmediğini belirten Prof. Dr. İbrahim Demir şöyle devam etti:
"O belgenin içeriğine hiçbir şekilde katılmıyorum. İmza atan arkadaşlar hangi saikle imza attılar onları kendilerinden öğrenmek lazım ama bir akademisyen olarak o belgenin içinde yer alan düşüncelerin akademik özgürlük ile eşleştirilemeyeceğini düşünüyorum. O akademik özgürlük değil. Üniversiteler öncelikli olarak kurulu bulunduğu ülkenin menfaatleri doğrultusunda projeler geliştirip bilgiler üretmek zorundadır. Ülke sorunlarıyla ilgili konuşurken tüm taraflarıyla birlikte bilimsel bir bakış ortaya koymanız gerekmek. Tek tarafıyla bakarsanız bu bir akademik bakış olmaz."
'PARALEL YAPIYLA İLGİLİ ADIMLAR ATACAĞIM'
Üniversite bünyesinde paralel yapıyla ilgili bir soru üzerine de konuşan Prof. Dr. İbrahim Demir, sözlerini şöyle tamamladı:
"AÜ'de paralel yapıyla ilgili bu güne kadar atılmış herhangi bir adım yok. Geldiğimiz zaman adım atılacak. Ben de paralel devlet yapılanması konusunda karşıt çalışmalar ne gerektiriyorsa, ülkenin milli politikası neyse o politika doğrultusunda adımlar atacağım. Emek veren çalışan o konumu hak eden üreten, haktan adaletten vazgeçmeyecek kişiler hak ettikleri terfi kadrolarını alacak. Herhangi bir yakınlıkla veya bir yere üye olmakla olmayacak. Yönetim kadrolarının liyakat esaslı dağıtılması kanaatinde olan bir kişiyim. Dekanlıkları da rektör yardımcılıkları da idari koltukların tamamının liyakat esaslı verilmesi gerekli olduğuna inanan bir kişiyim. İşin gerçeği 2012'deki kararnamemin değiştirilmesinde ana faktörün paralel devlet yapılanmasından kaynaklandığını biliyordum. Lütfen 2012 yılında AÜ'deki idari kadro hareketliliği incelensin."
(DHA)