İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, ‘Türkiye’nin hortum gerçeğiyle’ ilgili sorulara şöyle yanıt verdi:
-Dünyada meteorolojik fırtınalarda artış gözleniyor mu?
- Dünyada tayfun ve hortum gibi şiddetli fırtınaların sayısında önemli bir artış var. 1960 ile son 10 yılın verileri karşılaştırıldığı zaman tayfun ve hortumlar dahil olmak üzere meteorolojik afetler, dünyada 3 kat daha fazla oluşuyor. 9 kat daha fazla ekonomik kayıplar yaşanıyor.
Türkiye’de de artış söz konusu mu?
- Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nün gözlemleri incelendiğinde, 1940-2000 arasında meydana gelen doğal afetler içerisinde en büyük gerçekleşme oranlarından birinin yüzde 27 ile fırtına olduğu görülüyor. Son 10 yılda bu oran yüzde 33’e çıktı. Bunun da nedeni, küresel iklim değişikliğinden dolayı yer seviyesindeki aşırı ısınma ve fırtınaların takip ettiği yollardaki değişiklikler.
Türkiye’de tayfunlar görülmüyor ama hortum sayısında artış gözleniyor.
- Tayfunlar, batıdan doğuya doğru dönen dünyanın dönüş yönüne zıt, tropikal enlemlerdeki okyanusların sıcak suları üzerinde doğudan batıya doğru hareket eden dev rüzgar fırtınaları. Diğer bir deyişle, Türkiye tropiklerde yer almadığı ve doğusunda da deniz kıyısı olmadığı için tayfunlara maruz kalmıyor. İklim değişikliği ile beraber Akdeniz’in sularındaki ısınmanın bir sonucu olarak Akdeniz’de tropikal fırtınalara benzer bir şekilde ortasında gözü olan fırtınalar oluşmaya başlamış. Bu tayfun veya benzeri oluşumlar gelecekte Türkiye kıyılarını da etkileyebilir. Türkiye’de hortumların; hem oluşum sayısı, hem de şiddeti ABD’ye göre çok düşük. Ama Türkiye’nin hortum gerçeğinden tamamen soyutlanması kesinlikle mümkün değil. Hortumların gelecekte can kaybı ve maddi hasara yol açacağı aşikar.
Hangi şehirler hortum ve fırtına riski altında?
- Tüm kıyılar denizlerden gelebilecek su hortumlarının tehlikesi ile karşı karşıya. Kara hortumlarının ise dağlık olmayan düz alanlar ile birlikte tüm ovalarımızda görülmesi çok büyük olasılık. Örneğin, Dalaman, Konya, Alanya, Diyarbakır, Adana, Tokat, Balıkesir, Şile, Serik, Ceyhan, Mersin, Çanakkale vb. yerlerdeki hortumlar inkar edilemez. Mal ve can kayıplarını, ateş düştüğü yeri yakar misali, bir de oralardaki insanlarımıza sormak gerekir.
İklim değişimi sürecinde bu tür doğa olaylarını Türkiye’de aratacak mı?
- Türkiye’de küresel iklim değişikliği ile birlikte artması beklenen meteorolojik afetlerin başlıcaları şunlar: 1) Kuraklık (kıtlık, orman yangını, sıcak hava dalgaları, tarımsal haşareler...), 2) Ani Seller (şiddetli yağmur ve yıldırımlar ile birlikte rüzgar fırtınaları), 3) Deniz su seviye yükselmeleri... Bu üç önemli sorunun etkilerini gelecekte daha fazla hissedeceğiz.
Her şey huni gibi bulutla başlıyor
Hortumlar, küçük, güçlü alçak basınç alanlarında hızlı bir şekilde kendi etrafında dönen rüzgarlardır. Hortumların oluşumu her zaman huni şeklini almış bir bulut ile başlar. Bu huni bulut, büyük bir cumulonimbus bulutundan sarkan bir filin hortumuna benzer. Huni bulut ancak yerle temas ettikten sonra bu olay hortum olarak adlandırılır. Üstten bakınca hortumların çoğunun saat ibresinin ters istikametinde döndüğü görülür. Çok azının da saat ibresinin yönünde döndüğü görülmüştür. Çoğu hortumların çapı 100 ile 600 metre arasındadır. Bazen de çapı 1600 metreyi aşar. Su hortumu ise, büyük su kütlelerinin üzerinde dönen hava kolonlarıdır.
En şiddetli hortumlardan biri 3-4 Nisan 1974’de oldu. 16 saatlik bir zaman içinde 148 hortum ABD’nin 13 eyaletinden geçti; arkalarında 307 ölü ve 6 binden fazla yaralı bıraktı. En çok can kaybına yol açan tornada 18 Mart 1925’de oluştu. 7 hortum Missouri, Illinois ve Indiana bölgelerinden geçti; 695 kişi öldü.
ÖNAY YILMAZ/Milliyet