Kanser tedavisinde yenilikler, immunoterapi- radyoterapi kombinasyonu yan etkiler, jineolojik kanserlerde hedefe yönelik tedaviler, kanserli hastalarda palyatif bakım araştırmaları gibi konuların işlendiği çalıştaya, TOG'un 18 alt grubundaki bilim insanları katılıyor. Katılımcılar, her grupta önerilen 2-3 projeyi tartışmanın yanı sıra, devam etmekte olan projelerini de gözden geçirme fırsatı bulacak. Çalıştayda ayrıca düzenlenen panellerde 'etik kurulların beklentileri', 'klinik araştırma yönetmelikleri', 'bazı tümörlerde radyoterapi yöntemleri', 'meme kanserinde tedavi algoritmaları', 'ulusal kanser enstitüsü', 'bazı kanserlerin moleküler alt tipleri' konuları da anlatılıyor ve tartışılıyor.
12. TOG Çalıştayı Eşbaşkanı ve aynı zamanda İstanbul Üniversitesi, Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, çalıştayda özellikle kanser tedavisinde rol alan iki önemli tedavi yöntemi olan kemoterapi ve radyoterapinin tartışıldığını söyledi. Yıllardır hem kemoterapide, hem radyoterapide oldukça iyi noktalara gelindiğini hatırlatan Prof. Dr. Sağlam şöyle konuştu:
“Özellikle radyasyon onkolojisinde, Türkiye'de teknik altyapımız, radyasyon onkolojisi cihazları ve donanımı oldukça iyi. Hatta birçok Avrupa ülkesinden çok daha iyi noktadayız. Özellikle radyoterapide, en son nokta stereotaktik radyoterapi veya stereoktaktik beden radyoterapisi dediğimiz yöntem. Nokta atış yaparak, normal dokuları ve hastayı tam koruyarak tedavi yapmayı mümkün kılıyor."
Türkiye'de de bu tedaviyi yapabilen pek çok merkez açıldığını ifade eden Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Bu merkezlerde çalışan doktorların da bilgi birikimi oldukça iyi bir seviyeye geldi. Fakat maalesef bu bilgi birikimine ve teknik alt yapıya paralel olarak, bu konuda çalışmalar, dünya literatürüne katkısı ve bizim bunu dünyada konuşabilir olma gücümüz aynı oranda artmıyor. Bu da tabi ki konuyla ilgili daha fazla çalışma yapabilmek ve elimizdeki bilgi birikimini dünya literatürüne katkı sağlayacak bir makale boyutunda yayınlayabilmekle mümkün. Aslında bu konuda pek çok desteği yavaş yavaş alabiliyoruz. Özellikle Türk Onkoloji Grubu'nun yaptığı çalıştaylar, doktorları bilinçlendirme ve bu konuda bir şeyler yapabilmek adına güzel noktalara geliyor. Tabi boyutu çok farklı. Çünkü maalesef klinisyenlerin çalışma yapmaları farklı bir kültür ve altyapı gerektiriyor. Tabii ki maddi kaynak ve ortam da gerektiren bir şey. Önümüzdeki dönemlerde umuyorum ki stereotaktik radyoterapi veya stereoktaktik beden radyoterapisi ile yurdumuzda bu uygulamaları çok iyi yapabiliyorken, bilimsel olarak da bu konuda literatüre katkılarımız daha fazla olacaktır."
Süleyman EKİN/ANTALYA, (DHA)