Hakan, tarikatların devlet kademelerinde görev almasının tehlikeli olduğunu söyledi.
Ahmet Hakan'ın yazısının ilgili bölümü şu şekilde:
Bir tarikata ya da bir cemaate gönül vermiş bir insanın devlet kademelerinde görev almasına hiç karşı değildim ben.
Çok yazı yazdım bu konuda. “Ne yani? Adam cemaatçi ya da tarikatçı diye devlet kademelerinde görev alamayacak mı?” falan diye...
*
Ama FETÖ vakasını görünce... Bu yaklaşımım allak bullak oldu.
FETÖ vakası ne demektir? En basit, en yalın, en dört başı mamur bir şekilde şu demektir:
*
Bir cemaate gönül vermiş bir insanın; general, hâkim, savcı, daire başkanı, özel kalem müdürü, müsteşar, Emniyet müdürü olduğunda...
Devlet hiyerarşisini bir tarafa bırakıp bağlı olduğu cemaatin hiyerarşisine tabi olması demektir.
*
Bu tanımlama, tarikatlar için de geçerlidir.
Adam, tarikatının şeyhine kendisini öyle bir adıyor ki...
Devlet hiyerarşisi ile tarikat hiyerarşisi arasında bir tercih yapmak zorunda kalınca... Hiç düşünmeden tarikat hiyerarşisini tercih ediveriyor.
*
Adamın bağlı olduğu tarikatın devletle bir meselesinin olup olmamasının bir önemi yok. Müridin kendisini tarikatına adamış olması... Hem tarikat ileri gelenlerinin, hem de uluslararası odakların iştahını kabartmaya yetip de artıyor bile.
Tarikat ileri geleni, “Ben bundan niye yararlanmayayım” diyor. Uluslararası odak, “Buradan bana bir pay çıkar mı?” diyor.
Yani apaçık bir potansiyel tehlike var burada.
*
Bu tehlikeyi görmemiz ve buna karşı bir şeyler yapmamız gerekiyor.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
|
|||||
|
|
|||||
|