ERDEM: TAŞERON İŞÇİYE AYRIMSIZ ŞARTSIZ KADRO VERİLMELİDİR
CHP Antalya İl Başkanı Mustafa Erdem, Taşeron işçilerin bir kısmına KHK yoluyla kadro verilmesiyle ilgili yazılı açıklama yaptı.
İl Başkanı Erdem; “Yine bir gece yarısı KHK’sı ile Türkiye demokrasisine bir darbe daha vurulmuştur. Türkiye 17 aydır bir darbe bildirisi olan OHAL KHK’larıyla yönetilmektedir. AKP iktidarı Türkiye’yi darbeyle yönetmeye alışmıştır. 17 aydan bu yana OHAL ile ilgisi olmayan KHK’larla siyasal, hukuksal yaşam işlemez hale getirilmiştir. AKP’nin niyeti gelecek sandığa kadar Türkiye’yi OHAL şartlarında yaşatmak istiyorlar" dedi.
Çok açık söylüyoruz,
BU HUKUK DEVLETİNİN İDAMIDIR
KHK’nın 121. Maddesi çok tehlikeli sonuçlar doğurabilecek ve cezasızlık hükmü içeren bir madde olduğunu belirten Erdem açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bu maddede ‘Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına bakmaksızın 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket edilen kişi hakkında, ceza verilmez’ denmektedir. Çok açık söylüyoruz, BU HUKUK DEVLETİNİN İDAMIDIR. Bu madde ile birileri, ‘ben terörle mücadele ediyorum’ diyerek suç işlerse buna ceza verilmeyecektir. Bu ancak ve ancak militarist devletlerde olur, faşist devletlerde olur, paramiliter güçler kurarak toplumu korkutmak isteyen diktatörlüklerde olur. Bu madde iktidar eli ile sivil silahlı çete kurma maddesidir. AKP, Türkiye’yi bir ateşin içine atma peşindedir. Bizler, iktidarı derhal bu tehlikeli uygulamalardan vazgeçmeye çağırıyoruz.”
Taşeron işçilere kadro düzenlemesi
EKSİKTİR, GEDİKTİR VE ANAYASAYA AYKIRIDIR
Anayasal olarak OHAL döneminde çıkarılan KHK’lar yalnızca ve yalnızca OHAL’le ilgili olmak zorundadır. Ama son çıkarılan KHK ile bir başka hukuksuzluğa daha imza atılmıştır. Milyonların yıllardır umutla beklediği, taşeron işçilere kadro konusu bir KHK ile çıkarılmıştır. Kamuda çalışan taşeron işçilere kadro verilmesinde, CHP’nin yıllardan bu yana sürdürdüğü mücadelenin büyük etkisi olduğunu söyleyen Erdem şöyle devam etti: “Ancak bu düzenleme eksiktir, gediktir ve Anayasaya aykırı şekilde düzenlenmiştir. İşçiye müjde gibi sunulan ama aslında işçileri bölen, ayrıştıran ve haksızlık yaratan bu düzenlemedir. OHAL döneminde çıkarılan KHK’lar, sadece OHAL süresi içinde geçerlidir. Ancak taşeron işçilerle ilgili konu süreklidir. OHAL sona erdiğinde, taşeron işçilere verilecek kadro Anayasal olarak hükümsüz kalacaktır. Bu düzenlemenin tüm uyarılarımıza rağmen KHK ile yapılması, işçilerin hak aramasının önüne geçmek içindir. Çünkü Anayasa Mahkemesi garabet bir kararla, KHK’ları incelemeyeceğini ilan etmiştir. Eğer bu düzenleme Meclis’te yapılsaydı, kadro alamayan ya da haksızlığa uğrayan emekçiler mahkemeler yoluyla haklarını arayabileceklerdi. Ama AKP bir oldu bitti ile milyonların umudu ile oynamıştır. Bu düzenleme yapılırken, ne işçiler, ne konfederasyonlar, ne sendikalar, ne de taşeron işçi dernekleri dinlenmemiştir. Sorunun doğrudan tarafları dikkate alınmamış, kapının arkasında bırakılmışlardır. Milyonları ilgilendiren hayati bir mesele, bakanlıkların kapalı kapıları ardında yazılmış ve dayatılmıştır. Bu düzenlemede işçilerin talepleri karşılanmamıştır. Bu nedenle eksiktir ve gediktir.”
Kadro alacağını düşüneneler
GERÇEĞİ ÖĞRENİNCE YIKILACAKLAR
İl Başkanı Erdem son olarak sendika konusuna değindi; “CHP olarak bizim ve sendikaların ortak talebi AYRIMSIZ ŞARTSIZ KADRO verilmesiydi. Ancak bu talep karşılanmadığı gibi, işçiler arasında ayrım yapılmıştır. Bazı kurumlardaki taşeron işçilere kadro hakkı verilirken bazılarına verilmemiştir. 26 özel bütçeli kuruluş ve 26 Kamu İktisadi Teşebbüsü dışarıda bırakılmıştır. Bu ayrımın mantıklı hiçbir izahı yoktur. İhale yöntemleri ve personel giderlerine göre bir ayrımcılık daha yapılmıştır. Birçok işçi bugün kadro alacağını düşünürken, yarın gerçeği öğrenecek, umutları yıkılacaktır. Kadroya alınacak işçilere sınav ve güvenlik soruşturması yapılacaktır. AKP döneminde sınav demenin, torpil demek olduğu, mülakatlarda listelerin AKP İl Başkanlıklarında hazırlandığı herkesin malumudur. Ankara’da dayısı olmayanlar, mezhebine göre, memleketine göre, siyasi görüşüne göre bu sınavlarda eleneceklerdir. Kadroya geçmek için başvuran işçilerden, hak kazandığı alacaklardan feragat etmesi istenecektir. Örneğin geçmişe yönelik 10 yıllık alacağını mahkeme yoluyla kazanan bir işçiye ya vazgeçersin ya da sana kadro yok denecektir. Bunun adı emekçiye şantajdır. Kadroya alınacak işçilere yönelik ayrımcılık sürecek. İşçiler alındıkları kurumdaki toplu sözleşmeden yararlanamayacaklar. Aynı işi yapanlar arasında ücret ve hak farkları olacak. Bu durum işçiler arasında büyük yarılmalara, sosyal çatışmalara zemin hazırlayacak. Yerel yönetimlerde çalışan yüz binlerce taşeron işçisi kadro kapsamı dışında bırakılmıştır. Yalnızca bir şirketten başka bir şirkete geçeceklerdir. Bu ayrım, ne ahlakidir ne de vicdanidir."
CHP MURATPAŞA İLÇE BAŞKANI HASAN ŞAHİN:
"Türkiye uzun bir süredir her sabaha ayrı bir hukuksuzluk ile uyanmaktadır. Bu hukuksuzluk ve adaletsizlik seviyesi her geçen gün artmakta, toplum buna alışmaya zorlanmaktadır. Pazartesi sabahı yayınlanan KHK ülkemizde; adalete olan inançsızlığı had safhaya ulaştırmıştır. Türkiye hukuk devleti ilkesinden tamamen koparılarak bir daha dönüşü olmayacak bir yola sokulmak istenmektedir.
KHK’ YI TANIMIYORUZ
Söz konusu KHK’ nın 37’inci ve bu maddeye atıf yapan 121’ inci maddeleri kapsamında terör eylemlerini bastıran ve resmi bir sıfat dahi taşımayan kişilere SARAY tarafından adeta dokunulmazlık verilmiştir. Ayrıca yapılan düzenleme ile zaman, yer ve hukuki hiçbir kıstas belirtilmeden adeta çıkabilecek bir kaos ve içsavaşa zemin olabilecek bu değişiklik ile 6-7 Eylül, Maraş, Sivas, Çorum faillerine, Gezi Parkı palalılarına, cesaret ve yargı dokunulmazlığı sağlandığı gibi Türkiye' de gerçekleri savunan ve muhalif olan tüm kişi ve kesimlere de göz dağı verilmek istenmektedir. Ayrıca 37’nci madde kapsamında haksız bir şekilde yapılan; görevden uzaklaştırma/almalara, göz altında yapılan işkencelere, sürgünlere, göz altı ve tutuklamalara karşı Devletin tazminat sorumluluğu ortadan kaldırıldığı gibi halkın hak arama hürriyeti de gasp edilmiştir.
ANAYASA MAHKEMESİ’NE ÇAĞRIMIZDIR
Türkiye'nin geldiği noktada Anayasa Mahkemesi’nin almış olduğu OHAL döneminde yayınlanan KHK’ların Anayasal uygunluğunun denetlenemeyeceğine ilişkin karar; iktidarı pervasızlaştırdığı gibi Anayasamızın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez ''demokratik, hukuk devleti'' ilkesi de fiilen açıkça askıya almıştır.
Unutmamak gerekir ki Türkiye bir SARAY Cumhuriyeti değil ANAYASAL Cumhuriyettir. Tüm kurum ve kuruluşlar meşruiyetini Anayasadan almaktadır.
Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş amacı ve görevi de Yürütmenin aldığı kararları Anayasaya uygunluk bakımından denetlemesi, ülkenin ''hukuk devleti'' rayından çıkmamasının sağlanmasıdır.
Tam bu noktada Anayasa Mahkemesi’ne sesleniyoruz. Gelin, OHAL kapsamında çıkarılan KHK'ların Anayasal denetiminin yapılamayacağına ilişkin kararınızdan bir an evvel dönün!
Bizce yok hükmünde olan, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de belirlenen açıkça insan hak ve özgürlüklerine aykırı olan bu KHK'yı iptal edin!
Aksi takdirde sivil itaatsizlik eylemleri ile adalet yürüyüşümüzü daha gür sesle Antalya Muratpaşa'dan tüm Türkiye'ye yayacağımızı ilan ediyoruz.
KORKUMUYORUZ! YILMIYORUZ!! SİNMİYORUZ!!!
ANTALYA’NIN ve TÜM TÜRKİYE’NİN SOKAKLARINI; PALALILARA, SOPALI SARIKLILARA BIRAKMAYACAĞIMIZI İLAN EDİYORUZ."
CHP ANTALYA İL BAŞKAN ADAYI AHMET KUMBUL:
ANAYASA MAHKEMESİ TOPU TACA ATMAMALIDIR!
Son yayınlanan kanun hükmünde kararnamelerle ülkedeki hukuk devleti kırıntıları da tümüyle bitirilmiş, Parlamentonun devre dışı olduğu tescillenmiştir. Anayasaya göre, Yasama faaliyeti TBMM tekelinde olmasına karşın, bir yasaya, Bakanlar Kurulu tarafından KHK ile ek yapılmıştır. Bu düzenlemeler Anayasaya aykırıdır. Anayasa Mahkemesi, Partimizin başvurusunu usul yönünden incelemeli ve bu sefer topu taca atmamalıdır.
Devlet, hukukla yönetilir. Üzerinden bir buçuk yıl geçmiş şaibeli bir girişimi bahane ederek ülkeyi kanun hükmünde kararnamelerle yönetirseniz, işte böyle faşizme gelir dayanırsınız. Son çıkartılan KHK ların en can alıcı hususlarına değinmek istiyorum:
1- Huzur bozan bir asayiş olayı varsa, müdahale edilmesi gereken bir kalkışma varsa, devlete düşen görev, bu işi güvenlik güçleri eliyle yapmaktır. Devletin görevi, halkın bir kısmını, diğer kısmına karşı suç işlemeye davet etmek değildir. Bu KHK ile iktidar lehine sonuç doğuran bazı suçlardan dolayı faillere ceza muafiyeti getirilmiştir. Bu, KHK huzuru bozmak isteyen provokatörlerin işini kolaylaştırmaktadır.
2- Yargıtay Başkanlığı’na 100, Danıştay Başkanlığına 16 yeni üye seçilecek.Yargıtay ve Danıştay üyeliklerine seçilebilmek için hakimlik ve savcılık mesleğinden on yedi yıl çalışmış olmak koşulu da kaldırıldı. Böylelikle bir yıllık hakimin bile atanabilmesi olanağı yaratıldı. Bilindiği gibi Yüksek Seçim Kurulu’nun üyeleri Yargıtay ve Danıştay üyeleri arasından seçiliyor. Devlette “liyakat” esası tümüyle ortadan kalkmıştır.
3- Dikkat çeken bir başka madde; Bütçesi birdenbire olağanüstü bir şekilde artırılan Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın, Savunma Bakanlığından alınarak Cumhurbaşkanlığına bağlanmasıdır. Savunma Sanayi, medya patronları ve AKP ilişkileri dikkate alındığında bu değişiklik daha da vahim hale gelmektedir.
4- Taşeron işçilerin kadroya geçirilmesi ise yapılacak yazılı ya da sözlü sınavlarda gösterecekleri başarıma bağlandı. Üniversite sınav sorularını bile bir kesime verebilen bu anlayışın, kurumlarda kimleri bu sınavlardan geçireceği herkesçe tahmin edilebilmektedir.
5- Suçluluğu ispatlanmamış, henüz yargılanmakta olan insanlara yargılanma sürecinde tek tip kıyafet dayatması insan haklarına aykırıdır. 12 Eylül faşizminin bile başaramadığı bu dayatma yine sökmeyecektir.