JMO Antalya Şubesi Yönetim Kurulu, 17 Ağustos 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi dolayısıyla basın toplantısı düzenledi. Şubede gerçekleştirilen toplantıda konuşan Başkan Ali Kılıç, Türkiye'nin 17 yıl önce karanlık günlerinden birini yaşadığını söyledi. 2010 yılında yayımlanan Meclis Araştırması Raporu'na göre depremde 18 bin 373 kişinin hayatını kaybettiğini, 48 bin 901 kişinin ise yaralandığını ifade eden Keleş, yapım hatalarından çöken binaların müteahhitlerine 2 bin 100 dava açıldığını kaydetti.
SİSMİK ARTIŞLAR GÖZLENİYOR
Antalya'nın deprem bölgeleri haritasında 1,2,3,4'üncü sıralarda yer aldığını kaydeden Keleş, “Helenik- Kıbrıs yayının Antalya Körfezi ile Arnavut Burnu arasında kalan parçası ile Aksu bindirme fayı boyunca önemli sayılabilecek bir sismik etkinlik artışı gözlenmektedir. Yine, yayın İskenderun Körfezi ile Zafer Burnu arasında kalan parçası, günümüzde oldukça suskun durumdadır. Fakat bu bölümde günümüzde sismik artışlar göstermektedir. Bu sebeplerden dolayı Helenik- Kıbrıs yayı oluşturduğu sismik boşluklar nedeniyle deprem oluşturma potansiyeline sahiptir. Oluşacak depremin şiddeti olası 6.5 - 7.5 arasına kadar çıkabilir. Bu nedenle, bu sismik boşlukların yeteri derecede gözlem altında bulundurulması, deprem tehlike belirleme ve zararlarının azaltılması açısından oldukça büyük önem taşımaktadır" diye konuştu.
ORTA BÜYÜKLÜKTEKİ DEPREM YAKLAŞIYOR
Antalya ve yakın çevresi, Helenik- Kıbrıs yayı etkisindeki hareketlilik nedeniyle hemen hemen birkaç günde bir sallandığına dikkati çeken Keleş, deprem büyüklüklerinin 4'ten küçük olduğunu hatırlattı. Keleş, şöyle devam etti:
“Bu sıklıkta ve büyüklükteki depremler daha büyük bir enerjinin depolanmasını kısmen engellemektedir. Özellikle Antalya çevresi ve batısı deprem oluşumu açısından risk taşıyan yerlerdir. Deprem tekrarlama periyotları incelendiğinde ve yapılan hesaplamalarda özellikle Helenik-Kıbrıs fayının etki alanında orta büyüklükte bir depremin oluşma zamanı yaklaşmıştır. Bu yayın etki alanında 6 büyüklüğündeki deprem yaklaşık 24 yılda, 6,5 büyüklüğünde bir deprem 74 yılda bir ve 7 büyüklüğünde bir deprem ise 229 yılda bir tekrarlamaktadır."
ZEMİN ETÜTLERİ UYGUN YAPILMIYOR
Ali Keleş, Antalya'da her büyüklükte deprem olma olasılığı olduğunu kaydederek, "Bölgemizde çok iyi zemin sınıfı olduğu gibi çok kötü zemin sınıflarını da görmekteyiz. Bu yüzden 'Ben 4'üncü derece deprem bölgesindeyim. Bu bölgede benim yapılarım hasar görmez' diyemeyiz. İlgili kurumlara düşen görev de zemin etütlerini artık bir evrak tamamlama olarak görmemeleridir. Denetimsiz, kontrolsüz yapılan zemin etütleri ne yazık ki vahşi kapitalist düzende, yaşam mücadelesi veren meslektaşların da iş kapma yarışı sonucu hak ettiği hassasiyette yapılamamaktadır" dedi.
İKİ BELEDİYE DUYARLI
Zemin etütleri konusunda en duyarlı belediyelerin Büyükşehir ve Muratpaşa olduğunu belirten Keleş, “Depremleri önlememiz mümkün değildir, ancak zararlarını, acı sonuçlarını azaltmak bizim elimizdedir ve çok geç kalmamıza rağmen hala yapılabilecekler vardır. Yeter ki ortak aklın oluşturulması konusunda bir niyet ve irade olsun" şeklinde konuştu.
TOPLANMA YERLERİ BİLİNMİYOR
Antalya'da bir afet anında toplanma noktalarının kendisinin de dahil halkın bilmediğini ifade eden Keleş, ilçeler dahil olmak üzere her yerleşim yerlerinde toplanma alanlarının bilinmesi gerektiğini söyledi.
Hasan DEMİRBAŞ/ANTALYA, (DHA) -