Antalya'nın Finike İlçesi'ne bağlı Alacadağ Köyü sınırlarındaki Kızılcık Yaylası'ndaki doğa tahribatıyla ilgili Finike Cumhuriyet Savcılığı'nın firmalar hakkında doğaya zarar verdikleri gerekçesiyle başlattığı soruşturma sürerken, firmaları savunan AİB'e Antalya Kent Konseyi'nden tepki geldi.
AİB Başkanı Mustafa Satıcı'nın açıklamasının bilerek veya bilmeyerek insan ve doğa katliamını savunduğunu belirten Kent Konseyi Tüketici Hakları Çalışma Grubu Başkanı Ali Ulvi Büyüknohutçu, Satıcı'nın 'Ocakların, yasal sınırlar dahilinde ve kendilerine tanınan yetkiler çerçevesinde faaliyet gösterdiği, çevreye ve doğaya karşı azami hassasiyet göstererek çalışma yürüttükleri' yönündeki iddialarının gerçekçi olmadığını söyledi.
Ali Ulvi Büyüknohutçu, Antalya İl Özel İdaresi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 13. Bölge Müdürlüğü'nün iki raporuyla savunmaya yanıt verdi. Büyüknohutçu, "Özel İdare raporunda, firma tarafından atık sahası olarak dere yatağının kullanıldığı, dere yatağının taş atıkları ile doldurulup bir daha açılmayacak şekilde sıkıştırıldığı, şirketin ormanda ağaçları keserek açtığı alana taş atığı yığmak için izin almadığı, şirketin kimseye haber vermeden ve izin almadan ormandaki ağaçları yok ederek oraya taş atıkları döktüğü görülmüştür deniliyor" diye konuştu.
Büyüknohutçu, DSİ 13. Bölge Müdürlüğü'nün raporunda da şu bilgilerin yer aldığını kaydetti: "Olası taşkınlar; dere yatağının sol sahilindeki Ağlasın Köyü ile Turunçova arasında köylülerce kullanılan stabilize ulaşım yolunun zarar görmesine yol açtı. Yol güzergahında yer alan tesis alanında, şantiye binalarında, konutlarda can ve mal kayıplarının olmasına sebebiyet verebilecektir. İşletme alanının bulunduğu bölgede olası taşkınların ve buna bağlı oluşacak can ve mal kaybının önlenmesi için, dere yatağının doğal akış mecrasının ve hidrolik akış kesitinin, işletmeci tarafından acilen sağlanması ve muhakkak surette yeterli hale getirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde oluşacak can ve mal kayıplarında ilgili şartları sağlamayan firma sorumlu olacaktır."
Kim doğru söylüyor?
Yükselen kireçtaşı tozlarının ormanı nasıl esir aldığını ve ağaçların yok olmasına nasıl neden olduğunu ispatladığını belirten Büyüknohutçu, şöyle konuştu: "İhracatçılar Birliği yetkilileri eğer hayatlarında bir defa olsun bir sedir ağacı görmüşlerse taş kesimi yapılmış alanın tepesinde sedir ağaçlarını tanıyacaklardır. İş o noktaya gelinceye kadar acaba kaç adet sedir ağacı kesilmiştir? Şimdi soruyorum, kamu kurumları mı doğruyu söylüyor yoksa Antalya İhracatçılar Birliği mi? Birlik yetkililerinin bu belgelerden haberleri yok mu? Yoksa birlik ekonomik kazanç için doğanın katledilişine, dere yataklarının dolduruluşuna ve insan yaşamının tehlikeye atılmasına olumlu mu bakıyor?"
"İhracatçılar Birliği taşocaklarının 2012 yılında 150 milyon dolarlık gelir sağladığını söylüyor. Ancak 2012 yılında kaç insanın kireç taşı tozundan sağlığını kaybettiğini, kaç sedir ağacının kesildiğini veya kaç portakal ağacının kireç taşı tozu yüzünden kuruduğunu, Finike'de portakal üretiminin yüzde kaç azaldığını söylemiyor. O bölgede en az 45- 50 bin kişi yaşıyor, milyonlarca sedir ve çam ağacı var, binlerce dönüm portakal bahçeleri var. Bu paraya karşılık bölge insanının hayatını, milyonlarca sedir ve çam ağacını veya binlerce dönüm portakal bahçelerini satın aldıklarını mı sanıyorlar. Bir tek kişinin hayatı, bir tek sedir ağacı veya bir tek portakal ağacı bile bu para için feda edilemez."
Mehmet ÇINAR/ANTALYA, (DHA)