Olay, 28 Haziran'da Kepez ilçesi Göksu Mahallesi'nde meydana geldi. Ömer Demir, 20 yıllık arkadaşı galerici Üzeyir Ürey'i, sokak ortasında kalbinden iki kez bıçaklayarak kaçtı. Ürey hastanede yaşamını yitirdi, kaçan Ömer Demir de daha sonra teslim oldu. Olay yerinde bulunan kanlı makasın sırrı ise çözülemedi.
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı, Cinayet Suçları Soruşturma Bürosu'nca hazırlanan ve Cumhuriyet Savcısı Haki Çeliker imzasını taşıyan iddianame, Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. İddianamede cinayetin ortaya atılan bir dedikodu yüzünden çıktığı, olay yerinde bulunan kanlı makasın kim veya kimler tarafından oraya getirildiğine dair kanıt bulunamadığı belirtildi.
'NEDEN BÖYLE BİR DEDİKODU YAPTIN'
İddianamede, maktul ile şüphelinin 15-20 yıldır arkadaşlık yaptıklarına dikkat çekilerek, şöyle denildi:
“İkisi de birbirlerini iyi tanımaktadır. Maktul Üzeyir Ürey, şüpheli Ömer Demir'in halasının kızı E.T. ile arkadaşlık yapmaktadır. Şüpheli Demir ise bunu içine sindirememiştir. Bunu dile getirmesi sebebi ile Üzeyir Ürey ile aralarında husumet oluşmuştur. E.T. de olay günü şüpheli Ömer Demir'i telefonla arayarak gıyabında kendisi hakkında neden dedikodu yaptığını sormuştur. Ömer Demir ise böyle bir dedikodu yapmadığını belirtmiştir. E.T. ise telefonun ahizesini açık bırakarak, şüpheli Ömer Demir ile yanında bulunan maktul Üzeyir Ürey'i görüştürmüştür. Bunun üzerine maktul ile şüpheli telefonda tartışıp küfürleşmiştir. Ardından Göksu Mahallesi'nde bir araya geldiklerinde, şüpheli öncesinde yanına aldığı ekmek bıçağı ile maktulü göğüs bölgesinden iki kez bıçaklayarak öldürmüştür. Böylece şüpheli Ömer Demir üzerine atılı 'kasten insan öldürme' suçunu işlemiştir."
'BÖYLE BİR ŞEY YAŞANDIĞI İÇİN PİŞMANIM'
Ömer Demir ise iddianamede geçen savunmasında, E.T.'nin halasının kızı olduğunu hatırlatarak, şöyle dedi:
"Üzeyir Ürey ile uzun zamandır arkadaşız. Olay günü E.T. yanıma gelip 'Hakkımda dedikodu yapıyormuşsun. İleri geri konuşuyormuşsun' dedi. Sonra Üzeyir ile birlikte ayrıldılar. E.'nin söylediği söz kafama takıldı ve onu telefonla aradım. Kendisine, 'Senin hakkında ne dedikodu yapmışım? Kafama takıldı. Sana kim böyle bir şey söyledi, beni yüzleştir' dedim. E.T. de kendisine Üzeyir'in dediğini söyledi. E.T.'nin yanındaki Üzeyir de konuşmaya dahil oldu. Telefonun diğer ucundaki Üzeyir'e 'Ben ne zaman böyle bir şey dedim. Sen neden böyle söylüyorsun?' diye sordum. O da bana sinkaflı kelimeler konuştu ve ben de aynı şekilde karşılık verdim. Sonra bana 'Yanına geliyorum' dedikten sonra telefon kapandı. 2-3 dakika sonra Üzeyir aracıyla evimin önüne geldi. Ben de dışarı çıktım. Üzeyir'in bana zarar vereceğini düşünerek yanıma ekmek bıçağını aldım. Yanına gittiğimde Üzeyir araçtan bir şeyler alır gibi yaptı. Sonra birbirimizin yakasından tuttuk. O sırada ekmek bıçağı benim sağ elimdeydi. Üzeyir bana yine sinkaflı konuştu. Boğuşurken yere düştük, düştüğümüzde o altta ben üstteydim. Sonra tekrar ayağa kalktık. Yine birbirimizin yakasından tutar vaziyetteydik. Ayaktayken Üzeyir sendeleyip sırt üstü yere düştü. Sonra halamın oğlu olan E.Ç. yanımıza geldi. Üzeyir'in ne şekilde yaralandığını fark etmedim. Bıçağı Üzeyir'i öldürmek veya yaralamak amacıyla sallamadım. Olaydan sonra bıçakla eve gittim ve ellerimi yıkadım. O sırada bıçak da elimdeydi, bıçağı tabaklığa bıraktım. Olay yerine Üzeyir'in arkadaşları gelince de kaçmak zorunda kaldım. Sonrasında polise gidip teslim oldum. Olaydan dolayı üzgünüm. Böyle bir şey yaşandığı için pişmanım."
Tutuklu Ömer Demir'in ömür boyu hapis istemiyle yargılanacağı dava önümüzdeki günlerde başlayacak.
Süleyman EKİN/ANTALYA, (DHA)