Türkiye'nin uzun zamandır ABD tarafından kandırıldığını, oyalandığını ve bu nedenle vakit kaybettiğini de belirten Doç. Dr. Köse harekatı şöyle değerlendirdi: "Türkiye, Suriye iç savaşı sürecinde sahaya girmemek için elinden geleni yaptı ama geçen yıllar içerisinde sahada olmayan aktörlerin masada da etkin olmadığı ve yerel unsurlar tarafından ittifak ilişkisi doğrultusunda etkinlik kazanmadığını gördü ve dolayısıyla bunu yapmadığı zaman ABD, Rusya sahadaki diğer muhalif unsurları ve rejimi yanlarına aldılar ve oradaki alanı kapattılar. Bunu yaparken tabii Türkiye 3 buçuk milyondan fazla Suriyeliyi içine almıştı ve bu Suriyelilerin dönüşü de orada istikrar sağlanmasına bağlıydı. Ancak sahada rejim ve diğer ülkeler etkinliklerini arttırınca mecburen Türkiye de sahaya müdahil olmak durumunda kaldı. Tabii ki bunu yaratan en önemli faktör Rusya ile başlattığımız süreçti. Rusya ile süreç sonucunda güven inşası söz konusu oldu. Bunun bu kadar geç kalmasının nedenlerinden bir tanesi bu güven inşası kademeli bir süreç olarak ilerledi. Diğer bir nokta ise ABD'nin oynadığı roldü. ABD, son 3 senedir Türkiye'yi devamlı oyaladı. Mütemadiyen kandırdı ve yalanlar söyledi ve o süreci kullanarak PKK/PYD güçlerine bir statü kazandırmaya çalıştı. Uzun vadede kalıcı birlik oluşturma çabasını gördük."
"TÜRKİYE ABD YÜZÜNDEN VAKİT KAYBETTİ"
ABD'nin Rakka operasyonunu Türkiye'nin tüm önerilerine rağmen PKK/PYD ile yapmayı tercih ettiğini ve bunun nedenlerinden bir tanesinin ABD'nin orada bir anlaşma yapması olduğunu belirten Doç. Dr. Köse, "Anlaşma yaptıktan sonra o bölgeyi Türkiye'ye bırakmak yerine PKK/PYD'ye bırakmayı tercih etti. Dolayısıyla son derece planlı, adım adım ilerleyen ve PYD üzerinden bir düzen kurmaya çalışan ABD vardı. Bir yandan da bu düzen çerçevesinde ABD ile bazı parametreler ile anlaşmaya çalışan bir Türkiye vardı ama Türkiye bunların biraz zaman kazanma olduğunu anladı. Türkiye, ABD ile bir şey yapamayacağını anlayınca sahada durumu değiştirme yönünde kendi adımlarını atmaya başladı. Hem Rusya ile ilişkilerimiz, Astana süreci hem de ABD ile ilişkilerimiz Türkiye'nin bu operasyonu yapmasını geciktirdi. Türkiye'nin Fırat Kalkanı Operasyonu'ndan sonra da ilerleyebilirdi ama o dönemde Türkiye ile Rusya'nın ilişkileri bu düzeyde değildi. Bir ölçüde Türkiye, ABD ile ilişkilerini de düzeltmeyi istedi ama bunun önü açılmadı. Bundan dolayı Türkiye vakit kaybetti" dedi.
"OPERASYON OLMASAYDI SINIR BÖLGESİNDEKİ GÜÇLER, DAHA DA GÜÇLENEBİLİRDİ"
Operasyon yapılmasaydı neler olabileceğine dair görüşlerini de ileten Doç. Dr. Talha Köse, eğer operasyon yapılmasaydı PYD'nin orada daha fazla güçleneceğini belirtti ve şunları söyledi: "Afrin ile Münbiç'ten Suriye'nin en doğu sınırına gelen bölge birbiri ile bağlantılı. Dolayısıyla bir yandan oradaki güç daha da güçlenirdi. Orada bir PYD varlığı varsa bu tamamen ABD'nin onları desteklemesi nedeniyle var çünkü daha farklı Kürt unsurları da var orada ama ABD onlarla çalışmadı. O bölgenin yerel Arap unsurları, aşiretler de var ama ABD onlarla çalışmak yerine PYD ile çalıştı. Türkiye müdahil olmasaydı PKK/PYD'den hoşlanmayan diğer unsurlar da ya bölgeyi terk edeceklerdi ya da bu organizasyona katılacaklardı. Orada Kürt olmayan diğer Arap unsurlar da SDG (Suriye Demokratik Güçleri) adı altında PKK/PYD'nin kontrolü altına gireceklerdi ve burada büyük çaplı bir ordu oluşabilirdi. PKK/PYD'den hoşlanmayan bazı unsurlar bu operasyon ile cesaretlendirilmiş oldu."
"TÜRKİYE'NİN UZUN VADELİ HEDEFLERİ YEREL AKTÖRLERİ ORGANİZE ETMEK"
Bu operasyonun Afrin ile kalmaması gerektiğini ve Münbiç'e kadar devam etmesi gerektiğini de söyleyen Doç. Dr. Köse "Oradaki bölgelerin de aslında müdahil edilmez olmadığını göstermemiz gerekiyor ki diğer mutedir aktörler bu SDG ve PYD yapısı içerisinden ayrılsınlar. ABD'nin orada varlığı ve ABD'nin orada gösterdiği diplomatik duruş bütün aktörleri PYD etrafında toparlıyordu. Bunun alternatifi olarak Türkiye'nin uzun vadeli hedefleri ve çıkarları oradaki yerel aktörleri organize etmek. Zaten kalıcı olabilecek çözüm de bu. ABD ise kendisiyle geçinemeyen yerel aktörleri tasviye ederek yeni bir siyasi kurgu oluşturmaya çalışıyor. Dolayısıyla aslında PYD'nin tabanı olabilecek nüfusları da fazla yok ve daha ılımlı muhalif unsurlar, oranın yerel aktörleri kendileri olarak orada kalabilirlerse bu Türkiye açısından en ideal durum."
Buse ÖZEL / İSTANBUL, (DHA)
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |