Televizyonlarda Polisiye diziler revaçta.
İzlenme oranları hayli yüksek.
Bir bakıma eğitici ve bilinçlendirici işlevleri de var.
Fakat bu dizilerde gözden kaçan ya da ilginç diyebileceğimiz olaylar da olmuyor değil.
Bir bakıyorsunuz Polis adli amiri olan Savcıya emir veriyor. Savcıya
bağırıp çağırıyor. Ey yönetmenler!!!!! Hiç mi danışmanınız yok sizin...
Yapmayın Lütfen. Komik olmayın. Bir bakıyorsunuz Polis memuru Şube müdürü ile gırgır- şamata geçiyor. Var mı böyle bir disiplinsizlik. Böyle bir saçmalık asla olmaz. Kurumsal kültürü ile örnek olmuş ve örnek bir teşkilatta olmaz böyle şeyler. Ben 22 yıldır bu meslekte görmedim...Çok acınası bir halden öte iğreti kaçıyor. Sanık nezarette telefonla konuşuyor.
Sigara içiyor. Hatta daha ileri gidip geçtiğimiz bir dizide kanun kaçağının birisi geldi devletin Baş komiserine sokakta öyle bir yumruk attı ki Baş komiser cevap bile veremedi. ( Dizide geçen bu sahneyi başka bir olayla karıştırmayalım.) Dizilerde yarım saat içinde cinayet çözen, hırsız yakalayan ve birçok faili meçhul cinayeti aydınlatan oyuncular varken bu memlekette ne cinayet işlenir, ne de kanunsuzluk olur. Sağ olsun bu diziler varken kimse kimseye kötülük yapamaz. Dizi derken, bir zamanlar hafızalarda iz bırakan ve gittiği her olayı çözen hızlı mı hızlı bir "Memoli"miz vardı.
Memleketin asayişi her daim berkemaldi.
Hiç unutmam.
Bir teyzemizin evine hırsız girmiş ve kapısını açamadığından dert yanar.
Şubeye telefon açar.
Yardım ister.
Ekip olay yerine gitmiş, dış kapının açılmadığını görünce, ekipteki arkadaşlara," çocuklar kapı açılmıyorsa kapıya ateş açın, açılsın"
dediklerinde arkadaşlar "neden teyzeciğim ateş açalım ki, kapıda parmak izi arayacağız. Ondan sonra çilingir çağırırız açar"
dediklerinde teyze şu unutulmaz sözü eder: " Ama Memoli böyle bir olayda kapıya ateş açmıştı " deyince arkadaş tebessüm ederek " teyze, o Memolidir o ateş te açar, kapıyı da kırar "
Geçen hafta bir kanalda bir Polisiye dizi yayın hayatına " merhaba " dedi.
Gece geç saatlerde olmasına rağmen merakımı yenmek adına izleme ihtiyacı hissettim.
" Yunuslar" diye bilinen ve sokak hâkimiyeti yüksek olan ekibin bir anda sorguda şüpheli vatandaşı sorgularken görünce içimden tebessüm ettim. Çünkü "Yunuslar" sokaklarda görev yaparlar. Sorgu, Polisliğin en ayrıntılı ve dikkat isteyen unsurudur. Sorguya her Polis giremez.
Kurslu ve eğitimli görevlilerin işidir. Branşlaşma her alanda olduğu gibi sorgu kısmında da vazgeçilmez kavramdır. Bir bakıyorsunuz sorgu odasına girenlerin hepsinde sırtında tabancaları var. Aynı anda 5- 6 kişi sorgu yapıyor???? Masaya uzanmış bir Polis sanığa ayağı ile vurmakta. Yok böyle bir şey!! Sorgu odasına silahla girilmez. O eskidendi beyler. Eskiden sanıktan delile gidilirdi.Şimdi öyle mi?.Hayır.Asla. Delilden sanığı gidiliyor. Türk Polisi öyle teknolojik çalışıyor ki elini bile kaldırmaya gerek görmüyor. Polis Parmak izinden, dokulardan, akla hayale gelmeyecek yöntemlerden ve DNA'lardan yola çıkarak suç ve suç unsurunu aydınlatıyor. Çünkü suçlu mutlaka iz bırakır. Türk Polisi bugün dünyada birçok ülkedeki Polise eğitim vermekte ve rehberlik hizmetleri sağlamakta.
Psikolojide algıda seçicilik diye bir olgu vardır.
Bu algıyı etkileyen faktörler bakış açısına da vurgu yapıyor.
Vatandaş zaman zaman yolumu çevirip soruyor.
" Abi bu meslek sizi hep böyle alkolik mi yapmakta? " diye.
Şaşırıyorum.
Çünkü halk seyrettiğinden fazlaca etkileniyor.
Dizilerde gözden kaçmayan bir unsur da Polislerin aşırı bir şekilde kullandığı Alkol sorunu. İnsanların tercihine kimsenin karıştığı yok.
Kimsenin haddi değil. Ama senaryolarda Polisi alkolik göstermenin gereği var mı peki?
Üstelik te görev başında.
Ben 20 yıllık meslek hayatımda göreve alkollü gelen bir meslektaşımı asla görmedim.
Mutlaka alkol kullanan insanlar da mevcuttur.
Neticede kullanan da parasını kendi ödüyor.
Bize ne?
TV' de bir bakıyorsunuz kahramanın aracında alkol şişeleri. Görev yaptığı masanın gözlerinde yine alkol şişelerinden geçilmiyor.
Diğer bir konu da küfür.
İstisnalar kaideyi bozmaz. Kimse sütten çıkmış ak kaşık değil ama kurunun yanında yaşın yandığını da unutmamak gerek.
Öyle galiz, öyle sinkaflı küfürler ediliyor ki, Polisi küfürbaz, kaba, ağzı bozuk göstermek kime ne kazandırır anlayabilmiş değilim.
İnanın kanıma dokunuyor.
Belki işin içinde reyting hesapları vardır.
Ama kimse Polisin sırtından pirim yapmaya kalkmasın.
Geçmişi şan ve şerefle dolu, şehitler vermiş, yaşayan gazileriyle onurumuz olan bir kurumu küfürbaz göstermenin gereği yok.
Vatandaşa yardım eden, gece gündüz demeden halkın canını ve namusunu korumaya and içmiş bir kurumu halkın gözünde iğdiş etmek, aşağılamak kimsenin haddi değil.
"Altı üstü bir dizidir. Ne gereği var canım" diyenler olabilir.
Ama insanların beyinlerine ve yüreklerine de böylesine olumsuz mesajları vermenin kabul edilebilir bir tarafı da yoktur.
Her işin bir hukuku ve gerçekliği vardır.
Bunu hatırdan çıkarmamak gerek.
Reyting uğruna değmez.