CHP’nin Antalya adaylarını tanıttığı toplantı için AKM’ye gittim. Toplantı öncesi Büyükşehir Belediye başkanı Mustafa Akaydın ile birlikte bir odada sohbet edip çay içtik. Çünkü, Deniz Baykal henüz gelmemişti.
Baykal’ın geldiği haber verilir verilmez, Akaydın ve birkaç gazeteci arkadaş salona geçtik. Akaydın salonu girer girmez bir alkış koptu. Bu bile bazı partililer tarafından yadırgandı. Nedendir anlamadım.
Sonuçta, Akaydın o partinin bir belediye başkanı…
Salonu çok gergin gördüm.
Yer yer boşluklar vardı. Adaylar ve örgüt görevlerini yerine getirememiş anlaşılan. Salonu CHP bayrakları ve afişlerle süslenmişler ama heyecan yaratmamışlar.
Baykal’ın AKM’ye geç gelmesinin nedeni de bu sanırım.
Ben, bu toplantıyı kapı girişinde tüm salona tepeden hakim bir yerde ayakta izledim. Ne olup bittiğini göreyim diye…
İlk tepkiler daha ilk konuşma başlar başlamaz geldi.
Bazı gençler, Kemal Kılıçdaroğlu’nun lehine sloganlar atmaya başladı. Sloganlar atılabilir ama zamanını iyi seçmek önemli. Bu sloganların konuşmayı bölmek adına atıldığı belliydi.
Asıl fırtına adayların tek tek kendilerini tanıtım faslında koptu.
Adaylar söze, Deniz Baykal’ı kastederek, “Sayın genel başkanım” diye başlayınca orta yerde oturan bir kadın, “Tek genel başkan var” diye ayağa fırladı. Kastettiği o tek genel başkan da Kemal Kılıçdaroğlu idi…
Arkada benimle birlikte ayakta duran 5-6 genç, “Baykal’a genel başkanım demeyeni alkışlayalım tamam mı?” diye sözleştiler.
Ancak, tüm adaylar tam aksine “Genel başkanım” demeyi sürdürdü.
CHP Milletvekili adayı Alican Deveci adı anons edilip kürsüye yöneldiğinde bu gençler hep birlikte tezahürat yapıp alkışladı. Deveci’de konuşmasına “Genel başkanım” diye başlayınca gençler alkışı kesip, “Sende mi?” diye söylendiler.
İşte, o kadının, “Bir tane genel başkan var” sözü Deveci’nin “Genel başkanım” dediği sırada duyuldu. Deveci, 25 yıldır politikanın içinde bulunmanın avantajı ile durumu hemen toparladı; “Bizim birinci genel başkanımız Mustafa Kemal Atatürk, ikinci genel başkanımız İsmet İnönü, üçüncü genel başkanımız Bülent Ecevit, dördüncü genel başkanımız Deniz Baykal ve beşinci genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur” dedi.
Sonra, dilinin döndüğünce, eski milletvekillerine, eski bakanlara, eski il ve ilçe başkanlarına siyasi litaratürde ve geleneğinde “Başkanım” dendiğini, Deniz Baykal’a da o yüzden “Genel başkanım” dendiğini anlatmaya çalıştı.
Ben açıkçası, bu tanıtım toplantısının aslında bir hesaplaşma toplantısı havasında yapıldığı kanaatindeyim.
Oradaki gençler ve salondaki bazı gruplar, listeye olan tepkilerini dile getirmekten çekinmediler. Ancak, yeri miydi, zamanı mıydı o tartışılır.
O protestocu kadın ve gençlere şunu hatırlatmak isterim. CHP’nin bir tane genel başkanı olduğunu hiç kimse inkar etmiyor. O da Kılıçdaroğlu’dur. Ancak, siyaset arenasında titrler ölene kadar insanın üzerinde kalıyor.
Fi tarihinde başbakanlık, bakanlık, vekillik yapmış birine bugün bile o ünvanıyla hitap ediliyor. Siyasette de böyle, askerlikte de böyle… Bir albaya veya bir paşaya ben hiç, “Nasılsınız sayın emekli paşam” veya “Nasılsınız emekli albayım” dendiğini duymadım.
O hesap, Baykal’a da kimsenin “Genel başkanım” demesinden gocunmaması lazım.
Sanırım, Kılıçdaroğlu’da Deniz Baykal’a hala “Genel başkanım” diye hitap ediyordur.
Bu partiyi 12 Eylül darbesinden sonra ayağa kaldırmış, yıllarca genel başkanlığını yapmış birine, “Genel başkanım” denilmesi o kişiyi onore eder. Bazı CHP’lilerin bunu kabullenmesi ve Deniz Baykal’a, “Genel başkan” denildiğinde partide iki başlılık olduğunu düşünmesi yanlış.
Ve, tekrar söylüyorum; CHP’nin bir tek resmi genel başkanı vardır. O da; Kemal Kılıçdaroğlu’dur.