Her on insanımızın dördü 18 yaşın altında. Ne demek istediğimi
ebeveynler anlamıştır. Dürüst, saf ve masum bireylere bu kanı bozuk
insanların neler yaptıklarından haberi yok çoğumuzun. İnsanlıktan
zerre kadar nasip alamamışlar. Kimleri kast ettiğimi biliyorsunuz.
Hedef kitle olarak çocukları ve gençleri gözüne kestiren suç odakları,
şeytanın bile aklına gelmeyen yöntemleri uygulamakta sakınca
görmüyorlar. Akla hayale gelmeyen bu kumpaslarını ortaya çıkarmaya ve
maskelerini indirmek boynumuzun borcudur. Gözlerine kestirdikleri
insanlar üzerinden yükselmek ve kirli para kazanmak. Uyarıcı ve
uyuşturucu madde ticareti yaparak insanları tuzağa düşüren acımasız
suç örgütleri anılan bu maddeleri satarken bakın neler yapıyorlar.
Örneğin kokain maddesini kullanan bağımlılar arasında bir inanış
vardır. Kokain burundan çekildiği vakit eğer burnu kanatırsa o mal iyi
bir maldır inancı hakimdir. Bunu fırsat bilen ve kamuoyunda "torbacı "
olarak bilinen satıcılar burnu kanatmak için flüoresan ampullerini
kırıyorlar ve toz haline getirinceye kadar öğütüyorlar. Kokaine
katarak kullanıcılara satıyorlar. Bağımlı da burnundan çektiği zaman
flüoresanın içindeki kimyasal maddeler de ister istemez burnu
kanattığı için akılları sıra kaliteli mal bulmuş gibi bir inanca
kapılıyorlar. Tabi bu vicdansız insanlar sadece bununla yetinmiyorlar.
Eroin satıcıları da zehirin etkisini artırmak için fare zehirinden
tutun da kireç'e kadar birçok maddeyi karıştırmaktan geri kalmıyorlar.
Çünkü satılan maddeyi ağır getirmek için ne katarlarsa onlara kar
kalıyor. Hatta sattıkları maddeleri eksik vererek bir anlamda
hırsızlık bile yapıyorlar. Çünkü kimyasal uyuşturucu ve uyarıcı
maddelerin gramı 100 Tl den başlıyor. Bir bağımlının günlük ihtiyacı
en az 3 gram olduğuna göre dönen parasal vurgunun haddi hesabı yok.
Madde satıcılarının odağında kuşkusuz her yaştan insanlar var. Eskiden
hedefte çocuklar ve gençler vardı. Ama yapılan çalışmalarda görülüyor
ki her yaştan insan var. Çünkü paranın yüzü tatlı. İnsanlar ölmüş,
krize girmiş, bunların hiççç umurunda bile değil. Gaziantep ilinde
görev yaparken vicdansız bir satıcının evinde yaptığımız baskında
ERKEK ve KIZ çocuklarına ait yüzlerce iç çamaşırı ele geçirmiştik.
Kendisine " nedir bu çamaşırlar? " diye sorduğumuzda " parası
olmayanların iç çamaşırlarını alıyordum " diyecek kadar pişkin
cevaplar almıştık. Satıcıların kullanıcı üzerinde her türlü baskısı
mevcut. GURUP VE ARKADAŞ BASKISI OLUŞTURARAK : " kullanmak
istemiyorum" sözünü duymamak için kendilerine has yöntemler
geliştiriyorlar. Mesela, AŞAĞILAYARAK VE HOR GÖREREK : " Hala
büyüyemedin be ana kuzusu, süt bebesi " ÖDÜL SÖZÜ VEREREK : " eğer bu
maddeyi alırsan seni filan kızla/ erkekle tanıştıracağım" KORKUTARAK
: " Biliyorsun biz güçlüyüz. Seni takip ediyoruz. Yanlış ya da hata
yaparsan sonun olur. DRAMATİZE EDEREK : " Hiç mi hatırım yok, eğer
almazsan bir daha yüzüne bakmam" YALAKALIK : " Akşama harika bir alem
var. Gelmezsen bir kişi eksik kalacağız. Tadı tuzu da olmaz "
Uyuşturucu madde suiistimali için birçok bakanlık mücadele
vermektedir. Ama bizler her şeyi devletten bekleyemeyiz.
Çocuklarımızı, gençlerimizi ve tüm toplumu kucaklayan bilinçlendirme
çalışmaları yapmak durumundayız.