Türklerin ayak sesi

Türkler her yerde. Bilimde, sanatta, sporda her alanda bir Türk var. Kimi insanlık adına buluşuyla, kimi notası, fırçası, oyunuyla, kimi gücü, kuvveti madalyası ile Türkler boy gösteriyor. Nobel alıyor, Oscar alıyor, altın madalya alıyor Türkler.

 Türkler çok çalışıyor, çok okuyor, çok direniyor, çok emek sarf ediyor, çok ter akıtıyor. Türkler bir şekilde böyle anlatılmayı hak ediyor. Kuralına uyan, yasaları benimseyen, çalışmayı prensip edinen Türkler, kendi ilgi alanlarında başarılı oluyor. Avrupa Futbol Şampiyonası, Türklerin bir anlamda silkinerek, üzerlerindeki baskıcı, ölü toprağını atarak, "biz buradayız, güçlüyüz, varız" diyerek, ayağa kalkışını, dirilişini, toplumsal bilincini gösterdi. 

BOZKURT ALERJİSİ

 Kimin aklına gelirdi ki, bir futbolcunun sevinç gösterisi, dünyaya dağılmış Türklerin mutluluk ifadesi olacak? Bir anda Orta Asya'dan Çin'e, Avrupa'dan Amerika kıtasına hemen her yerde - bir şekilde varlığını sürdüren- Türkler, o parmak işareti ile ayağa kalktı. O parmaklar, UEFA'nın ırkçı yöneticilerini öyle rahatsız etti ki, ülkelerarası diplomasi devreye girdi. Euro 2024 ev sahibi Almanlar hop oturdu, hop kalktı, olmadık tepki gösterdi. Hitler'in ırkçılığı ile büyüyen nesil, el hareketiyle zafer işareti yapan siyasetçiler, Türklere Ergenekon'dan çıkışta yol gösteren Bozkurt işaretine kafayı taktı. 

 Sahada ahlaksız hareket yapan futbolcuya ses çıkarmayan Avrupalı disiplin/ahlak polisleri, Merih Demiral'a 2 maç cezayla turnuvaya gölge düşürdü. Bu futbolcuya verilen ceza olsa da, Türklere göz dağı anlamı taşıyordu. 

TÜRKLER ÜSTÜN

Çünkü, Türkler ev sahibi Almanlardan daha kalabalıktı, daha düzenli, daha heyecanlı, daha gösterişliydi. 

Türk futbolcular, Almanlardan daha başarılı sonuçlar aldı. Türkler adım adım finale doğru yaklaştı. Türk futbolcular, Almanlardan bireysel olarak daha üstün not aldı. Türklerin attıkları goller beğenildi, futbolcular maçın adamı seçildi.

Almanya elenince, Fransızları, İngilizleri bir endişe sardı. Sözde özgürlükçü Avrupa çirkin yüzünü gösterdi. Türkleri durdurmak gerekti. UEFA'nın ahlak polisi devreye girdi, hakem jokeri ayarlandı. Oyuncumuza ceza verdiler, Hollanda maçında 3 kırmızı kartı es geçtiler. 

 Maç günleri kırmızı formalarını giyen, ay yıldızlı bayraklarını sallayan, "alemin kralı geliyor" diye slogan atan Türkler öyle bir ayağa kalktı ki, o insanlar gizledikleri öz benlikleri ortaya çıkınca yer gök, "İşte bu Türkiye" dedi.

BAŞARI BU KADAR

 Türk milli futbol takımının 20 futbolcusu Avrupa kulüplerinde forma giyen oyunculardan oluşuyor. Diğerleri de Türkiye Süper Ligi'nin başa oynayan takımlarından geliyor. Liyakat, yetenek, başarı, kariyer ne dersen bu gençlerde bulunuyor.   Eleştirilen bir Futbol Federasyonu Başkanı ve antrenörlük görevlerinde şampiyonluğu olmayan bir teknik direktörle, daha büyük başarı beklense de bu kadar oldu.

 Bu turnuvadan bir Türk Milli Takımı geçti, adını olumlu olarak yazdırdı, iz bıraktı. UEFA tuzak kurdu, hile yaptı, Türkiye'ye izin vermedi. Bir başka sefer Türklerin tokatı çok sert olacak. 

 Şikelere göz yuman, rüşvet batağında çırpınan, mafyalaşan UEFA, kendi pisliklerini temizlesin, temiz eller operasyonu ile aklansın.Türkiye önümüzdeki Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonalarına güvenli adımlarla yaklaşıyor. Avrupa duy sesimizi, bu gelen Türklerin ayak sesi.