Araştırmaya katılanların beyin taramaları sanatçılarda, hassas motor hareketleri ve görsel canlandırma ile ilgili beyin bölgelerindeki nöral maddenin daha yoğun olduğunu ortaya koydu.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre araştırmanın bulguları sanatçıların yeteneklerinin doğuştan olabileceğini sonradan edinilemeyeceğini öne sürüyor. Ancak araştırmanın yürütücüleri eğitim ve yetiştirme tarzının sanatçıların yetenekleri konusunda ciddi rol oynadığını da söylüyor.
Bilimin birçok alanında olduğu gibi doğa ve çevrenin nasıl etkileşim içinde olduğu burada da net değil.
Araştırmanın baş yürütücülerinden Belçika’daki KU Leuven Üniversitesi’nden Rebecca Chamberlain sanatçıların dünyayı diğer insanlardan nasıl farklı gördüğünü öğrenmek istediğini söylüyor: “Daha iyi çizebilen insanların beyinlerinin hassas motor performansını ve bizim işlemsel bellek dediğimiz alanı kontrol eden bölgeleri gerçekten de daha gelişmiş yapılara sahip gibi görünüyor.”
Bu küçük araştırmada bilim insanları 21 sanat öğrencisinin beyin yapılarına bakarak onları 23 sanatçı olmayan insanın beyni ile kıyasladı. Bu karşılaştırmayı yaparlarken “voksel tabanlı morfometri” (VBTM) adı verilen bir tarama yöntemi kullandılar.
Bu ayrıntılı taramalarda sanatçı grubunun beyninin parietal lobunda bulunan prekuneus bölgesindeki gri maddenin belirgin bir şekilde daha fazla olduğu gözlendi.
Chamberlain BBC’nin Inside Science programında o bölgenin işlevini şöyle anlattı: “Bu bölge bir dizi fonksiyonla ilişkili, ancak potansiyel olarak görsel canlandırma gibi yaratıcılıkla ilgili şeylerle bağlantılı – yani görsel şekilleri beyninizde manipüle edebilmek, bir araya getirebilmek ve ayrıştırabilmekle.”
Araştırmaya katılanlar ayrıca kendilerine verilen bir çizimi yaptılar ve araştırma ekibi buradaki çizim performansları ile beyinlerindeki gri ve beyaz maddenin ilişkisini inceledi.
Uyum sağlayan beyin
Çizim konusunda daha iyi olanların serebellumunda ve suplementer motor alanındaki gri ve beyaz maddenin daha yoğun olduğu gözlendi. Her iki alan da hassas motor hareketlerinden ve rutin eylemlerin performansından sorumlu.
Gri madde büyük ölçüde sinir hücrelerinden oluşurken, beyaz madde de gri madde alanları arasındaki iletişimden sorumlu. Ancak bu sinir maddesinin daha yoğun olmasının tam olarak ne anlama geldiği hâlâ belirsiz.
Chamberlain, müzisyenler gibi diğer yaratıcı insanlar üzerinde yapılan benzer araştırmalara bakıldığında bu bireylerin bu alanlarda yürütülen beyin işlemlerinin daha yoğun olduğunun gözlendiğini söylüyor.
Chamberlain, “Bu durum uzmanlaşmanın beyni gerçekten değiştirdiğine dair bulgularla örtüşüyor. Beyin eğitime yanıt vermek konusunda inanılmaz derecede esnek ve inanılmaz derecede büyük bireysel farklılıklar söz konusu ki biz bunlara ancak henüz ucundan dokunmaya başladık” diyor.
Araştırma ekibinin bir diğer üyesi, Londra College Üniversitesi’nden Chris McManus sanat yeteneğinin hangi kısmının doğuştan mı öğrenilmiş mi olduğunu ayırt etmenin zor olduğunu söylüyor.
McManus, “Gençlerin beyinlerine bakarak ve çizimlerini yaşları ilerledikçe nasıl geliştirdiklerini takip ederek daha ileri bir araştırma yapmamız gerekecek – ancak bence şu andaki araştırmamız bize buna nasıl bakacağımıza dair yol gösteriyor” diyor.
Sağ beyin lobu iddiası
ABD’deki Boston College’dan Ellen Winner, araştırma ekibinin bir parçası değil. Ancak çalışmanın oldukça ilginç olduğunu düşünüyor.
Winner’a göre bu araştırma “sanatçıların beyinlerinin sağ tarafını kullandığına dair kolaycı iddialara bir son verebilir, çünkü araştırmada sanatçı grubun beyninde daha yoğun şekilde bulunan gri ve beyaz maddenin beynin hem sağ hem sol tarafında bulunduğu ortaya konuyor.”
Winner şu ifadeleri kullanıyor: “İnsanların beyinlerindeki doğuştan farklılıkların insanları görsellikle ilgili sanatçı olmaya meyilli hale ne kadar getirip getirmediği sorusuna ancak gelecekte yapılacak araştırmalar yanıt olabilir ve bu tür araştırmalar hem çok zor hem de çok pahalı olacağı için henüz yapılmadılar.”