Antalya'da Gezi olayları sırasında 3 Haziran gece yarısı Mustafa Düştegör'ü, Kaleiçi'ndeki bir ara sokakta cop ve sopalarla dövüp işkence yaptıkları gerekçesiyle, bölgedeki işyerlerinin kameralarında görülen sivil ve resmi kıyafetli 40 polis hakkında Antalya Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunuldu. Suçlanan amir, müdür, komiser ve polis memuru hakkındaki suç duyurusu üzerine Antalya Cumhuriyet Savcılığı, Emniyet Müdürlüğü'nden olay yerine ait Mobese kayıtlarını istedi.
Emniyet Müdürlüğü 'Olay yerinde Mobese kamerası yok' yanıtı verince, şikayetçi Düştegör'ün avukatları olay yerindeki güvenlik kameralarının fotoğraflarını çekip savcılığa verdi. Bunun üzerine Emniyet Müdürlüğü, olayın Mobese kamerasının 'açısında görünmediği' gerekçesini ileri sürdü ve sonuçta 40 polisten sadece 7'sinin kimliğine ulaşıldı. Kimliği saptanan bu polisler de 'dövmedik', 'dokunmadık' diye ifade verdi.
'SANKİ UZAYDAN GELMİŞLER'
Savcılığa, haklarında 'işkence' suçlamasıyla 40 polisin yanı sıra Emniyet Müdürü ve Vali hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu belirten müzisyen Mustafa Düştegör'ün avukatı Hakan Evcin, savcının olay günü Cumhuriyet Meydanı'nda görev alan tüm polislerin görüntülerini istediğini ve 849 polise ait kimlik fotoğraflarının gönderildiğini anlattı.
Suç duyurusunda bulunulan 40 polisten sadece 7'sinin kimliğinin belirlendiğini kaydeden Hakan Evcin, "Soruşturma halen sürüyor ama diğer 33 kişi polis sanki uzaydan gelmiş ki tespit edilemedi" dedi. Hakan Evcin, olaya katılan kişilerin saptanmasının mümkün olduğunu belirterek şöyle dedi:
"Gezi olaylarında eylemlere katılanlar için Mobese görüntüleri üzerinden kim, hangi saatte, nerede oldukları biliniyor. Bu 40 polisin de sokaklara girerken görüntüleri tespit edildi. Daha önce polisler Mobese kayıtları olmadığını söylemişti ve biz fotoğrafla Mobese'leri tespit ettik. Bu kez de 'açıları görmüyor' diye inkar ediliyor. Bana göre failler saklanmaya çalışılıyor. Suçlu her kim olursa olsun cezasını çekmelidir."
ALİ İSMAİL KORKMAZ ÖRNEĞİ
Polislerin mahkeme kararı olmadan yakalama, gözaltı, hatta mahkeme ceza vermiş gibi ceza uygulama, doğrudan infaz yoluna gittiğini öne süren Evcin, Ali İsmail Korkmaz'ı olayını örnek gösterdiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Burada yapılmak istenen de buydu. 'Artık öldü' denilerek bırakılıp gidilmiş. Mustafa Düştegör de öldürülmek istenmiştir. Vücudunda sadece kafaya darbe almadı, kamera kayıtları öncesinde bu 40 kişi tarafından dövüldü. Bu 40 kişinin tamamının ceza alması gerekmektedir."
YENİ FOTOĞRAFLAR VE YÜZDE 'SABİT ESER' RAPORU
Bu arada, 3 Haziran gecesi saat 04.35'te yaşanan ve güvenlik kameralarına da yansıyan dayak olayıyla ilgili yeni fotoğraflar ortaya çıktı. Dayak sonrası kanlar içinde kalan Mustafa Düştegör'ün hemen sonrasında arkadaşları tarafından çekilen yeni fotoğrafları, delil olarak savcılığa sunuldu.
Olayın üzerinden yaklaşık 8 ay sonra tekrar doktora giden Düştegör'ün kaşına aldığı darbe sonucu oluşan yara izine ilişkin olarak da 'yüzde sabit eser' raporu alındı. Bu durumun ağırlaştırılmış sebep olacağı belirtildi.
DÜŞTEGÖR O GECEYİ ANLATTI
Gezi olayları sırasında, 3 Haziran gecesi binlerce Antalyalı gibi eyleme katıldığını belirten Mustafa Düştegör, gece saatlerinde kalabalık polis grubunun geldiğini ve yanlarında, slogan atanlardan bazılarına vurmaya başladığını söyledi. Kaleiçi'nde bir kafeye saklandığını, polislerin de çıkmasını istediklerini belirten Düştegör, şunları anlattı:
"Çıktım ve bir memurla konuşurken, arkamdaki başka bir memur asılıp sürüklemeye başladı beni. Tabi sürüklerken vuruyorlardı da. Kafama aldığım darbeler sonucu bayılmışım, sonrasını hatırlamıyorum. Psikolojik açıdan kötü durumdayım. Bir polis gördüğümde örneğin ister istemez çekiniyor, korkuyorsun. Şikayetçi olduk ve yapanların tespit edilerek cezalandırılmalarını istiyorum."
Mehmet ÇINAR/ANTALYA, (DHA) -