'Yürüyen Budalalar’ın öncü isimlerinden Halil Çelik, çok sayıda medeniyetin beşiği Türkiye'yi ‘Mücevher tepesi’ olarak değerlendirerek, seyahat gruplarında birbirlerini yıllardır yakından tanıyan ve iş gereği ailelerinden bile fazla zamanı birlikte geçiren arkadaşlarının bulunduğunu söyledi. Çelik, 2008 küresel ekonomik krizinde işini kaybedip Edirne'ye yerleşen arkadaşlarına yaptıkları bir vefa ziyareti ile gezi gruplarının şekillenmeye başladığını anlattı. Grubun bir başka öncü ismi Yeşim Çoruh, “Krizden dolayı işten ayrılarak şehir değiştiren iki arkadaşımızı ziyaret ettiğimiz ilk seyahatimiz hepimize iyi gelmişti, bu seyahat bundan sonrakilerin müjdecisi oldu” dedi. Çoruh, Edirne ile başlayan şehir ziyaretlerinin sıklaşarak arttığını, sosyal medyada gidecekleri yerler ile ilgili türlü bilgileri paylaştıkları, aynı zamanda seçilen ve hatta kimisi ezberlenen yöresel türkü, şarkı, manilerin yer aldığı kapalı bir grup oluşturduklarını söyledi. Çoruh, bu grupta ziyaret edilecek yerlere dair coğrafya, tarih, dil, din, siyaset, edebiyat, gelenek, sanat, müzik, mutfak gibi konularda sayısız paylaşımlar yaptıklarını ekledi.
Halil Çelik, her seyahat için seçtikleri şarkı, türkü veya deyişlerin yanı sıra bu eserlerin o bölge için taşıdığı anlama ilişkin bilgilerin yer aldığı kitaplar hazırladıklarını ve ziyaret ettikleri şehirleri biraz da müzik ile tanımaya çalıştıklarını anlattı.
“EVVEL REFÎK BÂDE'L TARÎK”
Yürüyen Budalalar, titiz bir çalışmayla gittikleri her şehrin kendine özgü kıyafetlerini araştırırken, yöreye has kıyafet ve aksesuarlar hazırlayarak seyahatlerde kullanmaya özen gösteriyor. Çelik, bu hazırlıklara ilişkin “kendi medeniyetimizin şehirlerine gidiyoruz” diyerek şöyle devam etti:
“Kendi medeniyetlerimizi ve kendimizi tanıma çabasındayız. Coğrafyamızı, tarihimizi, adet, yemek, müziklerimizi, insanlarımızı, daha doğrusu kendi hikayemizi bir bütün halinde anlama derdindeyiz. O yüzden seyahat edeceğimiz yere karar verirken pergelin ayağını İstanbul’a koyuyoruz. Araplar’ın ‘Evvel Refîk Bâde'l Tarîk’ yani 'Önce yoldaş, sonra yol' diye güzel bir atasözü var. Biz de, ‘Yürüyen Budalalar’ adını verdiğimiz bir arkadaş grubu olarak yola çıkıyoruz öncelikle. Turist, grubu değiliz. Birbirini tanıyan, biri geride kaldığı zaman onu bekleyen, bundan sızlanmayan, hatta keyif alan, birbirine değen, dokunan birlikte hareket etmenin keyfini, hem hazını paylaşan bir ekibiz. Kovid-19 salgın başlamadan önce 29’uncu rota olarak Kıbrıs’a 3 günlük ziyaret planlamıştık. Ertelemek zorunda kaldık. 'Evde kal' çağrılarına uyduğumuz süre içerisinde geçen 28 ziyaretimizi yeniden değerlendirdik. Kıbrıs ile ilgili hazırladığımız kitapta belli bir sistematikle 68 Kıbrıs şarkısını ele almıştık. Kitap ‘Bekledim de gelmedin’ isimli eserle başlıyor. Zira 1974 öncesinde Rumlar'ın adadaki Türkler'e karşı hasmane ve tacizkar tutum sergilediği dönemde, Kıbrıslı Türklerin anavatandan beklediği yardım bir türlü gelmiyordu. Bu nedenle Rumlar bizimkilere nispet olarak ‘Bekledim de gelmedin’ türküsünü çalıyorlardı. Bizimkiler de buna ‘Bir gece ansızın gelebilirim’ ile cevap veriyorlardı. O yüzden kitabımızdaki ikinci eser ‘Bir gece ansızın gelebilirim’ oldu.”
Edirne’den Mardin’e kadar çok sayıda ili ziyaret eden, yurt dışında Balkan ülkelerinden İran’a, Lübnan’a, Uzakdoğu’da Hindistan’a kadar 28 ayrı seyahat gerçekleştiren, gittikleri yerlerin karakteristik mekanlarında Türkçe’nin yanı sıra, Arapça, Farsça, Kürtçe, Lazca, Süryanice, Ermenice, Rumca, Romanca, Makedonca, Arnavutça, Boşnakça, Sırpça, Hintçe, Macarca ve Seferad dilinde şarkılar söyleyen grup, Gürcistan’daki bir restoranda oturan Gürcüler’le de koro halinde düet yaptı. Yürüyen Budalalar'ın repertuarında 17 farklı dilden şarkılar yer alıyor.
KÜÇÜK YASAKLAR
Yeşim Çoruh, gezi kıyafetlerinin belirlenmesinde bütçe başta olmak üzere belirleyici birçok nokta olduğunu, tekstil sektöründe olmalarının avantajı ile grup olarak model tasarım ve imalatını bizzat kendilerinin yaptıklarını, bunların yanı sıra gezilerde küçük ancak grup için önemli bazı yasakları olduğunu ekledi. Çoruh, “Geziye katılanların seyahatlerine ve arkadaşlarına daha fazla zaman ayırmaları için sosyal medyada mekan bildirimi dışında paylaşım yapılması yasak. Fotoğraf paylaşımı serbest bırakıldığında da ilk olduğu karde 10 ve daha yukarıda kişinin olduğu fotoğraflar paylaşılıyor” dedi.
3-4 GÜN SU GİBİ GEÇİYOR
Grup üyelerinden Erhan Arslan da, seyahat kıyafetlerinin kapsamlı araştırmalar sonucunda ortaya çıktığını ve beğenmedikleri kıyafetleri yeniden yaptıklarını anlatırken, “Seyahatlerde çok az uyuyor, çok yürüyoruz. Bundan asla pişman veya şikayetçi değiliz. ‘Keşke daha fazla zamanımız olsa, daha fazla seyahat edebilsek’ diyoruz. 3-4 gün su gibi geçiyor. Geldikten sonra o seyahati, o ziyareti tekrar tekrar yaşıyoruz. İnsanların 1 haftaya, 1 aya sığdıramayacağı şeyleri biz bazen 3 güne sığdırıyoruz” diye ekledi. “Yürüyen Budalalar”ın,‘Yeni Normal’ dönemin ilk seyahatini nereye yapacağı henüz belli olmadı.
İhsan DÖRTKARDEŞ/İSTANBUL, (DHA)
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |