“Türkiye’nin en sağlam yapısı nükleer santrallerin olduğu yapı olacaktır. Nükleer santral yapmamış olmakla risklerinden arınmış olmazsınız. Nükleer santral ile çalışan 140 tane denizaltı var, 36 tane gemi var. Bunlar Antalya’dan geçiyor. Biz bunların kontrollerini yapıyoruz; ancak kendi içlerinde güvenlik santralleri daha düşük. Etrafımızda 60-70 tane santral var. Yani bu santralleri kurmamış olmakla risk olmayacak diyemeyiz. Türkiye artık eski Türkiye değil. Beyni ile büyüyen bir Türkiye var.”
Yazarımız Dursun GÜNDOĞDU bu sözleri yorumluyor
“Sayın bakan, önce şunu bilmekte fayda var. Olumsuz hiçbir olayla, eylemle Antalya’nın adını birlikte anmak Türkiye’ye yarar değil zarar getirir. Özellikle de bu turizm sektörü ise… Antalya’nın adı, her dönem Türk ekonomisinin kurtarıcısı olmuş bir sektörle anılmaktadır. Bu da turizmdir… Hal böyle iken, güvenli olup olmadığı tartışılan nükleer santralden bahsederken Antalya’dan bahsetmeniz hoş olmadı. Antalya’dan geçen gemilerin, denizaltıların nükleer santralle çalıştığını söylüyorsunuz. Tamam bu doğrudur. Ancak, bunu bir bakan olarak dillendirmeniz ne kadar doğru?.. Bu gemilerin güvenlik sistemlerinin düşük olduğunu söylemeniz Antalya için bir tehlikeye işaret etmeniz anlamını mı taşıyor?.. Sizin bu sarfettiğiniz, ‘Nükleer’ ve ‘Risk’ kelimeleri arama motoru google da yazıldığında ‘Antalya’nın da o cümleler içinde bulunacak olması sektörü yaralamaz mı?.. Turizmde rakip ülkeler, bu cümlelerinizi alıp, “Antalya’dan geçen gemiler nükleer risk taşıyor” diye yorumlayarak yazsalar sektörün düşeceğini durumu tahmin edebiliyor musunuz?.. Lütfen dikkat…”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın Tv8’de Ankara Temsilcisi Erkan Tan’ın hazırlayıp sunduğu Erkan Tan ile Başkent’ten programındaki konuşması ile ilgili haber şöyle:
Nükleer santrallerle alakalı konunun geniş ele alınması gerektiğini belirten Yıldız, "40 yıldır yapılmaya çalışılıyor, fakat yapılamamış. Ama biz bu konuda kararlıyız. Nükleer santral yapılmalıdır." dedi ve nükleer santraller konusuna sadece elektrik temini açısından bakılmaması gerektiğini vurguladı. Nükleer güç santrallerinde kullanılacak olan yaklaşık 500 bin küsur parça olduğunu ve bunları olabildiğince yerli kaynaklardan yapacaklarını öne süren Bakan Yıldız, "Bu çok önemli. MHP VE CHP’nin seçim beyannamelerinde nükleer santralden vazgeçilemez, enerji elde edilmelidir diyor. Demek ki toplum nükleer santral yapmak lazım diyor. Zaman zaman soruyorlar referanduma ihtiyaç var mı diye. Bu konuda yok. Bütün partiler bu manada aynı şeyi söylüyor. Biz vatandaşın tercihiyle beraber davranılması gerektiği kanaatindeyiz. Vatandaş da nükleer santral yapmak lazım diyor. Biz kuşkuların yok olması için gerekli bilgilendirmeleri yapacağız. Bilgi eksikliğini gidermemiz lazım. Bu konuda hükümetten hükümete değişen değil; bir devlet politikası haline gelmiş bir yapıyla karşı karşıyayız.” diye konuştu.
LİBYA'YA PETROL İÇİN GİDENLERİN KREDİBİLİTESİ DÜŞECEK
"Bütün ülkelerin doğru davranmaya, doğru yerde bulunmaya borcu vardır." diyen Taner Yıldız, "Bunun istisnası olan herhangi bir ülke yoktur. Herkesin kredibilitesi yanlış iş yapınca azalır doğru iş yapınca artar. Biz 8 yıldır doğru işleri yaptığımız için güçlüyüz. Güçlendikçe daha çok doğru iş yapma kabiliyetine ulaşıyoruz. Libya’ya da petrol için gidenler varsa, onların uluslaraası arenadaki kredibilitesinin düşeceği açıktır. Bundan önce bazı ülkelerde olduğu gibi. O yüzden Sayın Başbakanımız dün ki konuşmasında ancak kardeşin kardeşin kanını dökmemesi için, bu iş olabilecekse, makul ve meşru hale gelebilecektir. Umarım en kısa sürede sonuçlanacaktır. Petrol ve doğalgazla alakalı bir endişeye sahip olunacaksa, böyle bir algılama olacaksa bu yanlış olacaktır. Sayın Başbakanımızın da altını çizdiği, vurguladığı konu budur.” dedi.
ÇERNOBİL'DEN SONRA 140 SANTRAL YAPILDI
Gila Benmayor’un ‘Bize yapılan santral eski tiptir. Rus teknolojisinin eski bir örneğidir. Bu tip santrallerde dünyanın en tehlikeli santralleri arasında gösteriliyor. 3. nesil Rus teknolojisi güvenli midir?’ yazısına cevap veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız şu sözleri kaydetti:
“ Bu bilginin uyandırdığı tez yanlıştır. Nesiller kısmı ise 30 kat sağlam yapılan bir binanın tekrar elden geçirilmesi demek. Üzerine 5 kat daha eklemek demek. Güvenlik sistemine harcanan para enerji üretiminde harcanan paraya denk gelmeye başladı. Çernobil’den sonra bile 140 adet nükleer santral yapıldı dünyada. 1. nesil Çernobil’deki kazan direk atmosfere açıktı. Ciddi bir güvenlik zaafı idi sonra önlemler alındı. Bizim yaptığımız, 3. nesil. Güvenlik önlemlerinin ön plana alındığı bir çalışma.”
140 DENİZALTI NÜKLEER SANTRALLE ÇALIŞIYOR
“ Türkiye’nin en sağlam yapısı nükleer santrallerin olduğu yapı olacaktır. Nükleer santral yapmamış olmakla risklerinden arınmış olmazsınız. Nükleer santral ile çalışan 140 tane denizaltı var, 36 tane gemi var. Bunlar Antalya’dan geçiyor. Biz bunların kontrollerini yapıyoruz; ancak kendi içlerinde güvenlik santralleri daha düşük. Etrafımızda 60-70 tane santral var. Yani bu santralleri kurmamış olmakla risk olmayacak diyemeyiz. Türkiye artık eski Türkiye değil. Beyni ile büyüyen bir Türkiye var.” diye konuşan Bakan Taner Yıldız ‘Uranyum ile yine dışa bağımlı mı olacağız?’ tartışmalarına şu şekilde cevap verdi:
“ Her bir enerji kaynağının elektrik üretimine katkısı farklıdır. Nükleer Santraller sürekli enerji üretebilen yapılardır. Sürekli enerji üretemeyenleri de beraberce yapalım diyoruz. Her birinin kaynağı aynı oranda değildir. Uranyum’un dünyada zenginleşmesini yapan 5 ülke vardır. Siz zenginleştirmeyin, biz verelim diyorlar. Vermezsem siz zenginleştirirsiniz diyorlar. Zaten biz istesek de yarısını oradan yarısını buradan Nükleer Santral yapamayız.
2019'DA BU SANTRALDEN ELEKTRİK GELMEYE BAŞLAYACAK
Yıldız; “ 1,5- 2 yıllık, her şeyin belirlendiği bir takvim var. 7 yıl inşaat süresi, 15 yıl alım garantili bir çalışma var. Aslında yaklaşık 80 yıllık bir süreçten söz ediyoruz. 2019’da bu santralden elektrik gelmeye başlayacak. 2023’e kadar 3. nükleer santrali devriye almış olacağız. Çalışmalarımız kendi içerisinde devam eder. Başbakanımız bu aralar çok yoğun, ben ona tarihleri sunarım, uygu olduğunda temel atma yapılır. Seçimden önce ya da sonra atılabilir. Bizim seçimle ilgili bir kaygımız yok!” diyerek açıklamalarda bulundu
ORADA YAŞAR, ORADAKİ DENİZDEN BALIK TUTUP YERİM!
“Ben eğer Akkuyu’da yaşayamayacaksam, o denizde tuttuğum balığı yiyemeyeceksem bu işe soyunmam. Gerçekten buna inanmasam bu işin içerisinde olmam. Teknolojik ağırlıklı ve katma değeri çok yüksek olan bir konudur bu. Bunun bilgi kirliliğiyle alakalı kısmının giderilmesi lazım. Bunu yapacak olan kamudur. Önceki gün bir kanalda alt yazıda okudum. Fukuşima’da 5 mikro Sievert civarında radyasyon seviyesi ölçüldü, ölümcül tehlike başladı diyor. Bugün hastaneye gittiğinizde çektirdiğiniz röntgende 8 mikro Sievert civarında radyasyon seviyesi vardır. Bilgi kirliliği dediğim budur. Bu konuları tabi ki tartışacağız, fakat konuşmaların var mısın yok musun evet mi hayır mı noktasına taşınmasına karşıyım. Güvenlik önlemleriyle alakalı Japonya’dan çıkarılacak dersler vardır. Türkiye bunun istisnası değildir. Güvenliği daha da garanti altına alan yapıyı kurgulayacaktır. Vatandaşın tedirginlik yaşayabileceği hususta biz yokuz. Nükleer santrallerinin hemen yanında turizm merkezi olan ülkeler var. Paris’e 45 dakika uzaklıkta nükleer santral var. Nükleer santrallerin yarısı ABD, Fransa ve Japonya’da. Çok dikkat çekici bir şey. Dünya’nın ilk 5 büyük ekonomisinde var. Neden onlara makul uygun olan şey benim için değil? Biz neden Japonya’ya kurulan nükleer santralle ilgileniyoruz şu anda? Bugün etrafımızda, Rusya’da, hemen yanı başımızda Ermenistan’da 77 model, eski santral var.
YERLİ VE YENİLENEBİLİR KAYNAKLARI ZATEN KULLANIYORUZ
Yıldız, “Türkiye enerji politika ve stratejilerinin başına öncelikle yerli ve yenilenebilen enerji kaynaklarının kullanılmasını koymuştur. AB üyesi ülkeler yenilenebilir enerji kaynakları dediğimiz su, güneş, rüzgar, jeotermalden ne kadar yararlanıyor dediğimizde Türkiye AB’den yüksektir. Hidroelektrik santrallerimizden 2010 da ürettiğimiz tükettiğimizin dörtte biri. 2010 yılındaki rüzgar santrallerindeki değişim hızımız, yatırımdaki artış miktarımız Meksika’dan sonra dünyada ikinci sıradadır. Amacımız Türkiye’nin bütün zenginliklerinden faydalanabilmek.” diye konuştu.
“Olacak model şudur: Bir yere gidip nükleer santral yaparsınız. Bunu az sayıda firmalar yapar. Parasını devletten alıp evlerine dönerler. Yaparım, teslim ederim, giderim modeli. Bizim, yetki ve sorumluluğun aynı omuzlarda olduğu, riski paylaşan bir yapıyla bunu kurgulamamız lazım. Rusya’ya da onu söyledik. Gelip, yapıp işletmeye, devam edeceksiniz dedik. Bugün Japonya’da, Güney Kore’de, farklı nükleer santral teknolojilerini uygulayan ülkeler, bu modelin çok enteresan ve üzerinde durulması gereken bir model olduğunu söylediler. “