Samsun, Diyarbakır ve Ankara'nın ardından Antalya, bu yıl 4'üncüsü düzenlenen Su Yapıları Sempozyumu'na ev sahipliği yaptı. Su yapılarının planlanmasından işletilmesine, su politikalarındaki farklı yaklaşımlardan havza yönetimine, su yapılarının doğa ve çevre ilişkisinden mevzuata kadar birçok konunun ele alınacağı sempozyumun açılışını, İMO Antalya Şube Başkanı Cem Oğuz yaptı. Nüfus artışı ve kentlerin büyümesiyle en çok ihtiyacın su olduğunu belirten Cem Oğuz, su yapılarının bu sorunların çözümünde büyük pay sahibi olduğunu söyledi.
Yaşamın devamlılığının ancak su kaynaklarının etkin şekilde korunması ve yönetilmesiyle mümkün olacağını vurgulayan Oğuz, "Su yapıları, inşaat mühendisleri açısından enerji üretimini, taşkın kontrolünü, çevresel düzenlemeleri, birden fazla amacı bulunan yapıları ve suyun kullanım şeklini belirleyen politikaları ifade eder" dedi.
'2 MİLYAR İNSAN TEMİZ SUDAN YOKSUN'
İMO Genel Başkanı Nevzat Ersan ise suyun insan ve doğa için taşıdığı önemin su kıtlığıyla birlikte daha da belirgin hale geldiğini, suyun bilinçsiz kullanımı sonucunda alınır- satılır bir meta haline dönüştüğünü kaydetti. Su azalmasına karşın talebin her geçen gün arttığına dikkati çeken Ersan, "2 milyar insan temiz sudan yoksun. Dünya nüfusunun yaklaşık 3'te 1'i arıtma tesislerinden geçirilmemiş su kullanmakta. Dünyadaki toplam su miktarı 1.4 milyar kilometre küpken bu miktarın sadece 35 milyonu tatlı su" dedi. Su kirliliğinin yol açtığı hastalıklardan her yıl 5 milyon insanın yaşamını yitirdiğini kaydeden Nevzat Ersan, Birleşmiş Milletler verilerine göre 2025 yılında dünya nüfusunun 3'te 2'sinin temiz ve içilebilir sudan yoksun olacağını vurguladı.
'TÜRKİYE SU FAKİRİ OLMA YOLUNDA'
Türkiye'nin su verilerine de konuşmasında yer veren Ersan, sanıldığının aksine Türkiye'nin su kaynakları açısından zengin bir ülke olmadığını söyledi. "Türkiye, su stresi çeken bir ülkeden su fakiri bir ülke olmaya doğru hızla yol alıyor" diyen Ersan, şöyle konuştu:
"Türkiye'de nüfusun yüzde 35'lik kısmı, kişi başına düşen 1000 metreküple, su fakiridir. Nüfusun yüzde 37'lik bölümü ise kişi başına düşen 1000 ile 3000 metreküp suyla su kısıtlılığı sınırlarında bulunmakta. Nüfusun geriye kalan yüzde 28'lik kısmı ise kişi başına düşen 3000 metreküpten fazla suyla, su zengini olarak kabul edilmekte. Bu verilere göre, Türkiye'de kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı ortalama 1430 metreküptür. Dünya ortalaması ise 7600 metreküp. Bırakalım dünyanın başka coğrafyalarını, DSİ 2009 verileri, Türkiye'nin, Ortadoğu ülkeleri arasında bile üst sırada yer almadığını göstermektedir."
'HES'LERLE MÜCADELE KAMUSAL DİRENİŞ'
Dünyanın pek çok ülkesinde suyun, mülkiyeti ve işletmeciliğinin kamu yönetiminin denetiminde olduğunu dile getiren İMO Genel Başkanı Nevzat Ersan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Günümüzde dünya nüfusunun kullandığı suyun yüzde 5'inin yönetimi, uluslararası şirketlerin eline geçmiştir. Suyun ve su yapılarının özelleştirilme süreci, dünya ölçeğinde muhalif hareketlerin ortaya çıkmasına yol açmış, suyun kamusal ve insani hak olduğunu savunan muhalif odaklar, suyun ticari meta olarak kullanılmasına itiraz etmiştir. Ülkemizde akarsuların sermaye gruplarına peşkeş çekilmesi hedefiyle, plansız, programsız gerçekleştirilen, doğaya ve çevreye verdiği zarar gözetilmeden uygulamaya alınan HES'lere karşı başlatılan hareketi, su bağlamında kamusal bir direniş olarak adlandırabiliriz."
Su politikalarının yasal dayanağını oluşturan bir kanuna sahip olmadığı için DSİ Kanunu'ndaki yönetmeliklerle yürütüldüğünü aktaran Ersan, içmede, tarımda, endüstride, enerjide kullanılan suyun kamusal bir hak olmaktan çıkarılacağını, gelecekte su yapılarının özel şirketlerin eliyle yürütüleceğini savundu.
Su taşkınlarından su yapılarının denetimine, dere yataklarının imara açılmasından havza yönetimine, su havzalarının yok edilmesinden iklim değişikliğine kadar pek çok sorunun ele alınacağı sempozyum 3 gün sürecek.
Akif ARICI/ANTALYA, (DHA) -