Hakikaten CHP büyük parti…
C’sinden tutuyorlar, H’sinden çekiştiriyorlar, P’sinden sağa sola savuruyorlar. Aldığı onca darbeye rağmen hala uzak ara iktidar alternatifi, ana muhalefet partisi. Hem içten, hem dıştan gelen darbelere, ihanetlere Osmanlı İmparatorluğu bile dayanamamış yıkılıp gitmiş, CHP ise hala ‘Ben varım’ diyor ya, vallahi bravo…
Bunu da Atatürk’ün attığı sağlam temelleri, onun manevi şahsına borçlu…
CHP Antalya’da danışma kurulları toplantılarına başlamış.
Soru çok basit; Antalya’da niye oy kaybettik?..
Öyle ya… İktidar onca yıpranmışlığına rağmen, Antalya’da birinci çıkıyor da, CHP niye oy kaybediyor?..
Bunu ilçelerde sorgulayanlara baktım, güldüm… Seçimin kaybedilmesinin müsebbipleri, seçimi kaybeden olarak gördüklerine soruyorlar.
Kimi, kime şikayet ediyorsun misali bir durum…
Seçimi kaybedenler de kendileri, ‘Niye acaba?’ diye cevap arayanlar da kendileri…
Kendi şahsına münhasır bir siyasetçi, hocaların hocası Mustafa Akaydın’da, ilçelerde, ‘ CHP Antalya’da seçimde neden oy kaybetti?’ araştırması yapanlardan…
Vay ki, vay…
Biri de çıkıp, ‘Hocam seçimi neden kaybettik diye soruyorsun ya, aynaya bak anlarsın’ dese ne olur?..
Bence iyi olur…
Bilgisi, becerisi değil, sadece ve sadece Baykal karşıtlığı ile ön seçimi kazanan Akaydın, kendi kaybettiği belediye başkanlığı seçimi nedeniyle hesap sorulan bir siyasetçiden, hesap soran bir siyasetçi konumuna gelmiş de haberimiz yok.
“Seçim neden kaybedildi” nin cevabını, seçimi kaybedenlerin araması, bulamamaları demektir. Çünkü hepsi haklı, oy vermedikleri için seçmen haksızdır.
Beyler, bayanlar…
CHP Antalya’da neden başarısız oldu ben size söyleyeyim…
Bir: Ön seçim olacak mı, olmayacak mı süreci uzun tutuldu. Adaylar yoruldu, çok para harcadı. Ön seçimden ilk 5’e girenler çalıştı, birkaç istisna hariç diğer adaylar ve aday adayları yan gelip yattı.
İki: Propaganda döneminde Çetin Osman Budak dışında adaylar para harcamadı. Genel merkezden gelen para da yetmedi. İlk beşe girenler ‘Nasıl olsa vekillik çantada keklik’ dedi, altıncı sıradaki Figen Çalıkuşu’nun çabası, nefesi yetmedi.
Üç: Niyazi Nefi Kara’nın ön seçimde yarattığı mucize, ‘Halkın doktoru’ imajı, adaylık sürecinde seçmende karşılık bulamadı. Adaylık biraz şımarttı da… Ön seçimde havalandı, yemin töreninde TBMM’ye kondu… Büyükşehir koltuğunu kaybeden bir Mustafa Akaydın ile bir yıl önceki yerel seçim yenilgisinin bir numaralı aktörü Devrim Kök, her ne kadar ön seçimde CHP üyelerinden geçer not alsa da, seçmenin genelini cezbedemedi. Kıssadan hisse: CHP’nin aday listesi, seçmende ‘Vaovvv’ etkisi yaratmadı.
Dört: AKP Antalya’da genel merkezin vaatleri dışına çıktı, artı olarak Antalya’ya yapacaklarını anlattı. CHP’li vekil adayları bu konuda yaya kaldı. Yerel çözüm üretemediler, AKP’ye genel politikalar üzerinden yüklendiler. AKP, ‘Antalya’ya hızlı tren’ dedi, ‘Olmaz’ dediler. AKP, ‘Batı’ya Havalimanı’ dedi, onlar burun kıvırdılar. CHP Antalya’da hep istemezükçü oldu. Türkiye genelinde vaatleriyle AKP ve diğer partileri peşinden koşturan CHP, Antalya’da yerel vaatler konusunda bu önceliği AKP’ye kaptırdı.
Beş: CHP’li belediyeler tam anlamıyla sınıfta kaldı. 19 ilçeden 16’sında AKP önde çıktı. CHP Döşemealtı ve Konyaaltı’nda inanılmaz oy kaybetti. İbradı da öyle… CHP’nin kelesi Muratpaşa’da bile oy kaybı yaşandı. Zurnanın tam zırt dediği yerde, yani seçimin en sıcak günlerinde Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in sağlık soruları ortaya çıktı. AKP ise Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ile her gün sahadaydı… Türel sanki seçime kendi giriyor gibi çalıştı.
Altı: Seçimin en civcivli yerinde, CHP Konyaaltı Belediye Meclis Üyesi Şafak Otuzaltı’nın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile çektirdiği fotoğrafları paylaşması, bunu eleştiren CHP’lileri, ‘Siz bu kafayla iktidara gelemezsiniz’ demesi tam bir şok etkisi yarattı. Otuzaltı’nın, CHP’den meclis üyesi olduğunu hatırlatanlara da, ‘Beni CHP değil, Muhittin Böcek aday gösterdi’ sözleri ise bu işin tuzu biberi oldu. Peki CHP yönetimi ne yaptı?.. Tıssss…
Yedi: CHP Türkiye genelinde olduğu gibi partiden HDP’ye gidecek oyların büyüklüğünün önce farkına varmadı. Sonra, ‘Biz yardım kuruluşu değiliz, oyları bölmeyin’ dedi ama çok cılız kaldı.
Daha yazılacak çok şey var…
Yedi değil yetmiş yedi neden sayarım…
Ama okurlar mı, ders çıkarırlar mı, şüphem var.
Bu nedenle şimdilik bu kadar yeter.