Büyükşehir Belediyesi yetki ve görev sınırları içerisinde ve 2863 sayılı kanun kapsamı dışında kalan yerlerde estetiğe, tarihi ve doğal değerlere uygun ilke kararları geliştirmek bu daire başkanlığının görevleri arasındadır.
Bu bağlamda, büyükşehir sınırları içerisinde yerleşik ve yerleşime yeni açılacak alanlardaki meydan, bulvar, cadde ve anayollara cephesi bulunan yapıların şehircilik, mimarlık, kentsel tasarım ve peyzaj mimarlığı kriterlerine uygun olup olmadığına karar verir.
Yaratıcı ve estetik çözümlere dönük bina cepheleri ile örnek kent mekanları ve kentsel tasarım projeleri elde etmek için görüş bildirmek bu dairenin görevleri içerisindedir.
Ama gelin görün ki, ‘Ayranı yok içmeye…’ misali bir durum var ortada… Veya şu iki deyim daha cuk oturuyor bu örneğe:
“Kelin merhemi olsa kendi başına sürermiş.”
“Ele verir talkını kendi yutar salkımı…”
Fotoğrafa bakın ve siz karar verin.
Estetikten yoksun bu binada oturan zatı muhteremler mi karar verecek Antalya’nın estetiğine…
Önce aynaya bir baksınlar, kendilerini görsünler, sonra başkasına akıl versinler.
Güya, eski bir tabelayı kaldırmışlar yerine yenisini yaptırmışlar. Eskiyi kaldırdıktan sonra hasarı onarmamışlar, boyamamışlar. Ve, bizim akıllılar onun üzerine mikadan şeffaf bir tabela yapmışlar. Alttaki kirlilik olduğu gibi görünüyor haliyle…
Olay bu değil sadece… Kapının rengi evlere şenlik…
Başkanlığın bulunduğu binanın cephesi tabela mezarlığı… Görüntü kirliliği had safhada…
Kapı girişindeki paspastan tutun, demir kapı ve parmaklıklar estetik faciası…
Bu daire başkanlığı mı kentin estetiğine yön verecek?..
Yoksa, hikayeden kurulmuş bir daire başkanlığı herhalde deyip geçecek miyiz?..
Hani torba dolsun, birileri başkan olsun misali oluşturulmuş bir başkanlık mı?..
Yazık ki, ne yazık…