Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen 'Uluslararası Koşullu Salıverme Sonrası Denetimli Serbestlik' konulu seminer, Antalya'da başladı. Koşullu salıverme müessesesinin denetimli serbestlik kapsamında değerlendirilmesi, yurt dışındaki iyi uygulama örnekleri konusunda bilgi edinilme amacıyla Avrupa Birliği Komisyonu Genişleme Müdürlüğü işbirliğiyle Porto Bello Otel'de düzenlenen seminere, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı Cengiz Güler, Antalya Başsavcı Vekili İsmet Tarhan, Avrupa ülkelerinden denetimli serbestlik danışmanları ile cezaevi müdürleri katıldı.
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı Güler, uzun süreli ceza infaz kurumunda kaldıktan sonra hükümlülerin topluma tekrar intibakının zorlaştığını belirtti. Güler, şunları kaydetti:
"2005'te, ceza infaz mevzuatında yapılan değişiklikle koşullu salıverme sonrasında denetimli serbestlik altına alınması müessesesi getirilmiştir. Ancak bugüne kadar uygulamaya baktığımızda, koşullu salıverilmesine karar verilen bireyler yeteri kadar denetimli serbestlik altına alınamamaktadır. Bunun çeşitli sebepleri vardır, mevzuat yenidir, hakimler dosyanın tekrar önüne gelmesini istememektedir. Bunun gibi pek çok sebep sayılabilir. Toplumda salınan insan eşini öldürmekte, daha büyük suç işlemekte. Koşullu salıvermenin temeli olan risk değerlendirme, toplum için tehlike taşıyor mu taşımıyor mu bunun değerlendirmesi yapılmalı. Şartlı salıverme kararını veren hakim hükümlüyü görmemekte. Evrak üzerinde imzalayarak şartlı tahliye kararı vermekte. Bu sistem açısından da zor."
İNFAZ SİSTEMİNİN ZAYIF NOKTASI
Cengiz Güler, mevcut infaz sisteminde, cezaevinde kaldığı 20 yılda tüm kurallara uyan hükümlüyle aynı sürede cezaevinde kalıp, 20 yılın 19 yılında problemli, son 1 yılında uyumlu hükümlünün aynı kefeye konulmasından yakındı. Güler, "Her iki hükümlü de bu süre sonunda ilçe cezaevine veya açık cezaevine gidebilmekte ya da koşullu salıvermeden faydalanmaktadır. Maalesef günümüz infaz sisteminin zayıf noktalarından birisi budur. Cezaevi yöneticisi olarak kurallara uyan ve uymayan hükümlü arasındaki eşitliği sağlamakta maalesef zorlanılmaktadır" diye konuştu.