“Cumartesi günü, bazı gençlerin yaralandığını, gözaltına alındığının söylenmesi üzerine kentin milletvekili olarak olay yerine gittim. Emniyet amiri ve sorumlusu ile konuşmak istedim. Bana, emniyet yetkililerinin binanın içinde olduğu söylendi… Ben oranın AKP il binası olduğunu bilmiyordum. Biber gazı ve taş yağmuru altında neresi olduğuna dikkat etmedim. Giriş kapısından bir adım attım, etrafa baktım, emniyet müdürü veya amiri mi tam bilemiyorum bir emniyet yetkilisini görünce, milletvekili olduğumu söyleyip konuşmak istediğimi anlattım. O da dışarı çıktı, görüştük. Olaylar hakkında bilgi aldım.
GEÇMİŞ OLSUN DEDİM
O binanın AKP il binası olduğunu öğrenince, içeride olanlara, ‘Geçmiş olsun. Yapabileceğim bir şey var mı?’ dedim. Bir bayan bana, ‘Söyleyin şunlara taş atmasınlar’ diye seslendi. Sanki gençleri ben kışkırtıyormuşum gibi bir havada söyledi. Bende, ‘Ama sizde Başbakanınıza söyleyin ortalığı germesin’ cevabını verdim. Oysa ben, ne olursa olsun demokratik bir davranışın sergilenmesinden yanayım. Binadan ayrılıp karşı tarafa geçip çocuklara, ‘Polislerle karşı karşıya gelemeyin, şiddete başvurmayın’ demek istedim. Ama, inanılmaz bir taş yağmuru vardı. Bir taraftan polisler gaz atıyor, diğer taraftan çocuklar taş yağmuruna tutuyordu.
GENÇLERE, ‘TAŞ ATMAYIN’ DEDİM
Bu sırada tesadüfen ‘Ahmet’ adında bir arkadaşım aradı. Benim olay yerinde olduğumu bilmiyormuş. Bana, ‘Neredesin?’ diye sordu. Çallı’da olduğumu söyleyince kendisinin de orada olduğunu, gençlerle konuşmamı, şiddete başvurmamaları konusunda uyarmamı istedi. Riskli bir şeydi ama arkadaşımın tarif ettiği yerden karşıya geçtim. Kızdırılmış, sinirlendirilmiş 13-15 yaşlarında çocuklardı bunlar. Normalde karşılaşsanız, şiddetin yanından geçmemiş çocuklardı. Elimden geldiği kadar taş atmamaları konusunda ikna etmeye çalıştım. ‘Taş atmayın, bu yanlış’ dedim. Sonra oradan ayrıldım.”