Başkan Özer Ülken, 26-27 Şubat’ta yapılan 16 ve 17 kurultayları önemsediklerini, beklentiye uygun şekilde, demokrasi şöleni havasında bir kurultay yapıldığını belirterek, “CHP de diğer partilere nazaran kurultayların çok olması biz diğer partilere göre tartışan, konuşan sorgulayan i partinin olumluluğu olarak değerlendiriyoruz. Kimi çevrelerce bu farklı olarak yorumlansa da biz bir partinin kurultaylarının sık sık yapılmasını, daha çok olmasını Türkiye’de partinin ana muhalefette bulunmasından dolayı daha fazla olmasını yararlı buluyoruz. Hepinizin bildiği gibi kurultaylarımız tüzükle ilgiliydi” dedi.
“Bir parti için seçimler çok önemli. Fakat bizim partimizin kurultayları ve parti içindeki seçimler bizim için çok önemli” diyen Özer Ülken, açıklamasını şöyle sürdürdü: “ Çünkü bu seçimler esnasında delegelerimizin, il ve ilçe yönetimlerinin, kurultay delegelerinin belirlenmesi süreci gerekse partimizin anayasası konumundaki tüzüğümüzle ilgili maddelerin değişmesi gelecek süreçte ülkemize yön verecek siyasi kadroların halkın içerisinden partinin içerisinden partililer tarafından seçilerek ortaya çıkartılması, yön verecek insan unsurunun ortaya çıkması bizim için çok önemli. Bunu önemsiyoruz. Hepinizin bildiği gibi CHP İl Yönetimi ile kurultay delegeleri burada bir toplantı yaptılar. O toplantıda bir ortak akıl oluşturduk. Daha önce belirlenen Genel Merkez Tüzük Komisyonu’da görevli arkadaşımız Ahmet Daloğlu ile paylaştık. Orada yapılan çalışmalarla ilgili bilgi aldık. Antalya delegasyonu olarak değişmesini istediği 6 madde önerdi. Bu maddelerden 5 tanesi kurultayda kabul gördü. Sonuçta CHP Genel Başkanımızın bir çağrısı ile hepinizin de gördüğü gibi Anadolu’nun bu kış soğuğunda önce Arena’da coşkulu, görkemli gerçekten iktidara susamış, sinerji dolu bir ortamda bir araya gelindi. Ertesi gün de Ahmet Taner Kışlalı Salonu’da bir araya gelindi. Bu iktidar sancısı doğum sancısı içerisindeki bir partinin kendi içerisindeki hareket tavrıdır diyoruz. Şu anda CHP’ye ve Genel başkan Kılıçdaroğlu na beklenen çabanın fazla olması sinerji yarattı.”
Başkan Ülken, Antalya Örgütü olarak delegasyon olarak, Genel Merkez’in çağrısı varken oraya gidip gitmemek diye bir şeyin söz konusu olamayacağını belirterek, “Oraya gelen delege orada oylama yapılırken özgür iradesini ortaya koyar. Nitekim biz Antalya delegasyonu olarak önümüzdeki süreçte parti meclisi ile ilgili bir çarşaf liste ile seçim yapılmasın ve Belediye Başkanlığı, Belediye Meclis Üyeliği ve İl Genel Meclisi seçimlerinde adayların ön seçim yapılarak belirlenmesi konusunda Antalya delegasyonu olarak hep birlikte tavır koyduk” diye konuştu.
Başkan Ülken daha sonra Libya hükümeti ile Türkiye arasında yapılan anlaşma gereği Türkiye’ye getirilen Libyalı asker konusuna da değindi. Başkan Ülken, bu konuyla ilgili şu görüşlere yer verdi: “ Geçtiğimiz şubat ayı içerisinde, Antalya’da yaşanan bir olay, turizmimizi baltalarken, AKP ve yandaşları tarafından küçümsenmiştir. Hepinizin bildiği gibi Konyaaltı Sahilindeki PortoBello Otelde kalan bir grup Libyalı asker, otelin balo salonundaki kına gecesine gelen misafirler ve otel müşterileriyle tartışmıştır. Edinilen bilgiye polis gözetiminde oteldeki odalarına alınan yaklaşık 120 askerin ifadelerinin tercüman aracılığıyla alındığı ama hiçbirinin gözaltına alınmadığını öğrendik. Konuyla ilgili olarak ayrıca; Geçici Libya yönetimi ile Sağlık Bakanlığı arasında yapılan anlaşma çerçevesinde; Sağlık Bakanlığı'nın davetlisi olarak Antalya'ya getirilen ve çeşitli hastanelerde rehabilitasyon tedavisi gören Libyalı yaklaşık 700 asker olduğunu, bunların Antalya kent merkezindeki lüks otellerde konaklayıp, özel hastanelerde tedavi gördüğünü öğrendik.
Ajanslara düşen bir haber, AKP’nin taşeronluk yaptığı savlarımızı doğrulamıştır. Habere göre; Mısır'da yayın yapan El-Ray El-Arabi adlı haber sitesi, Ulusal Geçiş Konseyi'ne (NTC) bağlı 600 Libyalı askerin Suriye'deki muhaliflere destek olmak üzere Türkiye üzerinden Suriye'ye geçtiğini iddia etti. Bu olayla birlikte ortaya çıkan tablo göstermektedir ki; ülkenin tüm değerlerini paraya çeviren AKP, olayın turizme verdiği zararı göremiyor.
Hepimizin bildiği gibi, Ortaasya ve Kuzey Afrika ülkeleri ile vize sorununun ortadan kalkmasıyla, birlikte Antalya’da bu ülkelerden turistleri görmeye başlamıştık. Bu bir hükümet projesi. Ama biz ısrarla Antalya’nın bir huzur kenti olduğunu her platformda vurguluyoruz. Kentimizin bu kimliği korumak hepimizin görevidir. Antalyamızın bu huzur dolu kimliğini bozmak isteyenlere karşı mücadelemiz, her platformda, kararlılıkla devam edecektir.”
Başkan Özer Ülken’in gündemindeki bir konu da Çıralı’daki tahsis konusuydu. Ülken, bu konuyla ilgili de şu görüşleri dile getirdi: “ Geçtiğimiz ay Antalya’nın en çok konuştuğu konulardan biri de Çıralı’daki rant tahsisi oldu. Neydi burada kış günü halkı ve duyarlı kitleleri sokağa döken?
Antalya da, dünyanın en iyi plajları arasında anılan Çıralı kumsalındaki 1. derece doğal sit alanı konumundaki 18 dönümlük alan, 3. Amatör Küme takımlarından Ormanspor’a antrenman yapması için 19 Aralık 2011 de Antalya Orman Bölge Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Antalya Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’nun oluruyla tahsis edilmişti. Gayet iyi niyetli bir anlaşma.
Ancak; Orman ve Su İşleri Antalya İl Müdürlüğü bünyesindeki Ormanspor Futbol Kulübü’nün, bu alanı sponsor anlaşması karşılığında 10 yıllığına Çıralı da otel işleten turizmci Hüseyin Gedik’e günübirlik alan olarak işletilmek üzere kiraya vermesi, bölge halkında rahatsızlık yarattı. Alanı kiralayan şirketin bölgede inşaat çalışmalarına başlaması üzerine Çıralı köylüleri, yanlarına Türkiye Tabiatını Koruma Derneği, Çıralıyı Sevenler Derneği, Ulupınar Çevre ve Doğayı Koruma Derneği, CHP ve MHP Kemer ilçe Örgütlerini de alarak eylem başlatmıştı.
Çıralıyı Sevenler Derneği Başkanının “Bu yöre halkı, bugüne kadar burayı korumuştur. Korumaya da devam edecektir. Özellikle sayın Başkanımıza buradan sesleniyorum. Altındaki bürokratların ne yaptığı bazen kendilerine yansımıyor. Buradaki çevre katliamını görsünler. Çünkü Akdeniz Bölgesinde Çıralı gibi bir sahil ve plaj artık kalmamıştır." Sözleri iyi okunmalıdır.
Ulupınar Çevre ve Doğayı Koruma Derneği Başkanının" Burası bizlere dedelerimizden kalan bir yerdir. Rantçılar her zaman için böyle yerlere hücum ediyorlar. Bunların durdurulması için de bunu yetkililere duyurmak istedik. Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza ve bütün yetkililere bunu duyurmak istedik" sözleri ezberlenmelidir.
Burası birinci derecede sit alanıdır. Eylemcilerin iddiasına göre Hüseyin Gedik adlı bir yatırımcı, söz konusu plajın iç kısmına bir otel yapmıştır. Ardından da söz konusu sahil bandını otel kompleksi içinde, bir nevi sosyal donatı alanı, yan ünite gibi kullanma amacıyla kiralamıştır. Yöre halkımızın karşı çıkmasına rağmen bağlattığı girişim zaten mahkemelik olmuştur.
Bizi burada rahatsız eden en önemli unsur ise, konuya tam hakim olamadığını gözlemlediğimiz Sayın Antalya Valimiz Ahmet Altıparmak’ın ilk açıklaması olmuştur. Valimiz eylem yapan duyarlı insanların yaptığını “gereksiz” olarak nitelemiştir. Basına da yansıyan şu açıklamayı yapmıştır: "Daha önce zaten oradaki otellere gelen yabancı takımlar, kampa gelen takımlar kullanıyordu burayı. Bakımının masraflı olduğu için sürekli Orman Bölge Müdürlüğü harcıyor bunu. Sahayı bir otele kiralıyorlar. Otele kiralanırken, şartnamede alanı Çıralı sakinlerinin de bu alanı kullanacağına dair bir madde bulunuyor, duruma karşı çıkmanın mantığı yok."
Söz konusu süreçte gereklin açıklama Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’ndan geldi. Bakan, bir Antalya Milletvekili’nin yazılı soru önergesi üzerine Meclis’te Sayın valimizden farklı bir görüş sergiledi. Bakan, Çıralı konusunda müfettiş görevlendirildiğini belirterek Orman Genel Müdürlüğü (OGM) müfettişlerinin çalışmaları sonuçlanıncaya kadar buradaki faaliyetin durdurulduğunu açıkladı. Ancak aynı bakan, söz konusu alanın Deniz kaplumbağalarının üreme alanında değil, tampon bölgede yer aldığını da sözlerine ekledi. Bu cümlenin ucu açıktır. Buraya iyi dikkat etmeliyiz. Çünkü; tampon bölge içerisindeki ışık ve gürültünün kaplumbağaları olumsuz yönde etkileyeceğini “hassasım” diyen bir bakan tarafından da bilinmelidir. Ormandaki kırık cam parçasının güneş ısısı ile yangına neden olduğuna inanıyorsak, buradaki ışık ve gürültünün de deniz kaplumbağalarını etkileyeceğini bilmeliyiz.
Şu anda Bakanın açıklaması ve devam eden “yürütmeyi durdurma” kararı çerçevesinde Çıralı sakinleşmiştir. Biz CHP Antalya İl Örgütü olarak, ilçeler dahil tüm organlarımızla bu ve benzeri yanlışların karşısında olmaya devam edeceğiz. CHP, Antalya’nın doğasını bozmaya yönelik bu gibi durumları dikkatle izlemekte ve takibinde olacaktır.”