İç hastalıkları konusunda Türkiye'de düzenlenen en geniş kapsamlı kongre olan, Ulusal İç Hastalıkları Kongresi'nin 13'üncüsü 5- 9 Ekim 2011 tarihleri arasında Antalya Belek'te gerçekleştiriliyor. Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) tarafından düzenlenen kongrede, 3 binin üzerinde katılımcı ile 100'ü aşkın konuşmacı 3 kurs, 16 uydu sempozyum, 19 konferans ve 15 panel gerçekleştiriliyor.
Kongreye ilişkin TİHUD üyeleri Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Romatoloji Bilim Dalı öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Kiraz ve Prof. Dr. İhsan Ertenli, Nefroloji Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Yunus Erdem, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Ünitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, Başkent Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Birol Özer, Adli Tıp Uzmanı Dr. Nur Birgen düzenlenen basın toplantısında değerlendirmede bulundu.
KRONİK ÖLÜMLER SOMALİ'DE BİLE ENFEKSİYONUN ÖNÜNDE
Prof. Dr. Sedat Kiraz, erişkinlerde sık rastlanan diyabet, yüksek tansiyon, kronik obstrüktif akciğer hastalığı gibi kronik hastalıkların tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ölüm nedenlerinin başında yeraldığını ve sağlık harcamalarının büyük kısmını oluşturduklarını söyledi. Prof. Dr. Kiraz, kronik hastalıklardan kaynaklanan ölüm olaylarının Somali'de bile enfeksiyon hastalıklarından kaynaklanan ölümlerin önüne geçtiğini söyledi.
Performans uygulamalarını da eleştiren Prof. Dr. Kiraz, kalitenin daha önemli olduğuna dikkat çekerek, sevk zincirinin ağır hastalar için özellikle çok önemli olduğunu vurguladı.
BEL AĞRILARININ YÜZDE 95'İ BASİT
Yetişkinlerin yüzde 80'e yakınında bel ağrısı sıklığı olduğunu belirten Prof. Dr. İhsan Ertenli, bel ağrılarına ilişkin halk arasında bilinenlerin çoğunun ise yanlış olduğunu belirtti. Bel ağrılarının yüzde 90-95 sebebinin basit nedenler olduğuna değinen Prof. Dr. Ertenli, "İleriki yaş bel ağrılarından korkarız çünkü altından kanser çıkabilir. Genç yaştaki uzun süreli bel ağrılarından da korkarız. Bel fıtığı ise bel ağrısı nedenleri arasında yaklaşık yüzde 5'lik bir grubu oluşturur" dedi.
Prof. Dr. Ertenli, bizim insanımızın ilaç içmeyi hiç sevmediğini ve ilaç yerine tercih ettiği sarımsaklı su gibi şeylerin ise medyadaki birçok ismin fütursuzca söylemlerinden kaynaklandığını ifade etti.
ÇOK TUZ TÜKETİYORUZ
Ülkemizde erişkin nüfusun üçte birini etkileyen hipertansiyon hastalıklarından haberdar olma ve tedavi edilebilme oranları ile hala batının gerisinde olduğumuzu dile getiren Prof. Dr. Yunus Erdem, hipertansiyon hastalıklarında toplum bazında ülkemizde kilo ve tuz tüketiminin iki önemli neden olduğunu söyledi. İdeal kilonun korunması ya da kilo vererek ideal kiloya ulaşma ile tuz tüketiminin azaltılması ile hipertansiyonun ortaya çıkmasının engellenebileceğini anlatan Prof. Dr. Erdem, çocukluktan itibaren yüksek oranda tuz tüketimine başladığımızı ve 18 gram olan ortalamanın 6 gramın altına düşürülmesi gerektiğini dile getirdi. Prof. Dr. Erdem, bu durumun kalp krizi gibi riskleri artırdığına da dikkat çekti.
OBEZİTE İÇİN MUCİZE İLAÇ BEKLEMEYİN
Obezitenin artık dünyada salgın bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, 199 ülkeye bakıldığında 1.5 milyar fazla kilolu, 502 milyon obez yetişkin ve 170 milyon 18 yaşaltı obez çocuk olduğunu kaydetti. Türkiye'de ise her 10 erişkinin 4'ünün fazla kilolu, 3'ünün de obez olduğuna değinen Prof. Dr. Yıldız, 1970'lerden sonra obez sıklığının iki kat artarak yüzde 12- 14 seviyelerine yükseldiğini açıkladı. Obezitenin hipertansiyon, tip 2 diyabet, koroner arter hastalığı ve kanser başta olmak üzere birçok hastalığın riskini artırdığını kaydeden Prof. Dr. Yıldız, obezitenin tembellik, fazla yeme gibi nedenlerin yanı sıra çevresel etkilerden de kaynaklandığını ve önümüzdeki 10- 15 yıl daha mucize bir ilacın sözkonusu olmadığını dile getirdi.
TÜRKİYE'DE 3 MİLYON HEPATİT B TAŞIYICISI VAR
Dünya genelinde 350 milyon kişide infekte olan Hepatit B virüsüne ilişkin Türkiye'de tehlikenin ciddi boyutta olduğunu anlatan Doç. Dr. Birol Özer, ülkemizdeki 3 milyon Hepatit B virüsü taşıyıcısının yüzde 10'unun gerçekten tedavi edilebilir hasta grubu olduğunu söyledi. Tedavide başarı oranı yüksek olan bu hastalığa karşın tedavi edilen sayısının 39 bin olduğunu belirten Doç. Dr. Özer, tedavi olabilen sayısının çok düşük olduğunu dile getirdi.
Doç. Dr. Özer Hepatit B ve C taşıyıcılarının tedavilerinde diyet uygulamadıklarını ancak alkolün siroza gidiş süresinin 20 yıldan 5 yıl gibi bir süreye düşürebildiği için kısıtlandığını ifade etti.
EN ÇOK DAVA KADIN DOĞUM UZMANLARINA
Türkiye'de tıbbi uygulama hatalarına ilişkin 2004'de 600 olan dava sayısının bugün 1200'lere çıktığını ifade eden Adli Tıp Uzmanı Dr. Nur Birgen, Yeni Ceza Kanunu ile birlikte hekimlerin yargılanmasına yol açtığı düşünceleri nedeniyle haklı haksız gözetilmeden suç duyurusunda bulunulduğunu kaydetti. ABD'de açılan her 5 davadan sadece birinde hekimlerin suçlu olduğunun ortaya çıktığı dile getiren Dr. Nur Birgen, Türkiye'de ise yüzde 25 civarında tıbbi uygulama hatası tespit edildiğini ve insanlarımızın birçoğunun gereksiz yere dava açtığını kaydetti. Tazminat davalarında 'biraz zenginleşebilir miyim' düşüncesinin ön planda olduğunu belirten Dr. Birgen, cerrahi alanlarda en çok davanın kadın doğum uzmanlarına, dahiliye alanlarında ise çocuk sağlığı ve hastalıkları ile kardiyoloji bölümlerinde yaşandığını ifade etti.
Mehmet ÇINAR/ANTALYA, (DHA)