Babasıyla bir pazar gününü birlikte geçiren sekiz yaşındaki Bora, su dağıttıkları sırada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun oturduğu apartmanda olduklarını öğrenince, kendi deyimiyle “Kılıçlaroğlu” ile tanışmak istediğini söyler. Oğlunu kırmayan Kaan Şenay soluğu Kemal Bey’in kapısında alır. Kendisini kollarını açarak karşılayan Kılıçdaroğlu’nun kaplumbağalarını besleyen Bora, “Sanki komşusu olarak Kemal Amca’ya oturmaya gitmiş gibiydik” diyerek şaşkınlığını dile getirdi.
Kağan Şenay, bir su dağıtım firması şubesinin sahibi. 17 Temmuz Pazar günü, oğlu Bora ile birlikte dağıtım işlerini kontrol ederken CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun oturduğu apartmana gelir. Oğluna “CHP Genel Başkanı da burada oturuyor” deyince Bora, büyük bir heyacanla Kılıçdaroğlu ile tanışmak ister. Bundan sonrasını Bora’dan dinleyelim:
- Eve gitmeye nasıl karar verdiniz?
Babamla Kılıçdaroğlu’nun apartmanına su vermek için gitmiştik. Ben orada oturduğunu babam söyleyince öğrendim. Sonra babama “Kılıçlaroğlu’nu ziyaret edelim” diye ısrar ettim. Ama hangi dairede oturduğunu bilmiyorduk. Hemen aşağı inip kapıdaki polise sorduk. Söyledi. Kimse bize “Nereye, bir haber verelim” falan demedi. Biz de dairenin önüne gittik. Çekindik tabii önce ama çekinecek bir şey yokmuş. Uyuyor olabilir diye zile basmadık, yavaşça kapıyı çaldık. Kısa süre sonra kapıyı üstünde beyaz atletle açtı. Babam “Oğlum sizinle tanışmak istiyor” dedi. Bir dakika izin istedi, giyinip geldi. Kollarını açarak bizi eve davet etti.
- Nasıl buldun Kılıçdaroğlu’nu, hayal ettiğin gibi miydi?
Televizyondakinden farklıydı. Tek gözü diğerinden değişik bakıyordu. Biraz kızarmıştı, sanırım yorgundu ama onu çok sevdim. Biz sanki aynı apartmanda oturan komşuları olarak Kemal Amca’ya oturmaya gitmiş gibi olduk.
- Evde dikkatini en çok ne çekti?
Salonun hemen yanında, yerde bir kutunun içinde iki tane kaplumbağa vardı. Aslında üç tanelermiş ama biri ölmüş. Çocuklarınınmış, onlar gidince Kılıçlaroğlu bakmaya başlamış. Kaplumbağalara yem vermek ister miyim, diye sordu. Ben de verdim. Bir de hemen kapıdan girer girmez görünen, bir sürü kitabın olduğu bir oda vardı. Sanırım çalışma odasıydı.
- Hangi konularda sohbet ettiniz, siyaset konuştunuz mu?
Okulumu, karnemi sordu. Okuduğum okulu öğrenince Fransızca olarak “Fransızca biliyor musun?” diye sordu. Ben de Fransızca karşılık verdim. Tatilde ne yapacağımızı anlattım. Biz de Kılıçlaroğlu’na tatil planını sorduk. O da “Bir tane evim vardı, onu da havuzlu villa diye lanse ettiler, gidemiyoruz” dedi. Fırsat buldukça arkadaşlarının yazlıklarına gidiyorlarmış. Siyaset hiç konuşmadık.
- Size ne ikramda bulundu?
Pek bir şey ikram etmedi ama başka bir pazar eşinin de olduğu zaman tekrar gelmemizi söyledi. O zaman bize güzel ikramda bulunmak istedi.
- Tekrar gidecek misiniz peki?
Gidebiliriz tabii çünkü davet etti.
‘O kadar bizdendi ki’
Kağan Şenay, Kılıçdaroğlu’nu ziyaretleriyle ilgili izlenimlerini şöyle anlattı:
“Bırakın bir siyasi partinin liderini, herhangi bir orta kademe siyasetçinin evinde bile böyle karşılanma olacağını sanmam. O kadar bizdendi ki aklımıza fotoğraf çektirmek dahi gelmedi. Ev orta karar mobilyalarla döşenmiş, üç oda bir salon, sıradan bir apartman dairesiydi. Masanın üzerinde bir dizüstü bilgisayar vardı. O da öyle son teknoloji bir şey değildi. Duvarlar kitap ve tablo ile doluydu. Seçim çalışmalarında televizyonlarda gördüğümüz kişi bambaşka, bizim evine gidip misafir olduğumuz Kemal Bey bambaşkaydı. Sanki ikizi bizi ağırlamıştı.”
İKLİM ÖNGEL / CUMHURİYET PAZAR