Mölzer, AB Komisyonu’nun yanıtlaması istemiyle Avrupa Parlamentosu Başkanlığı’na verdiği yazılı soru önergesine “Türk tecavüz yayınları” başlığını attı. Mölzer önergesinde, “Türkiye’de televizyon izleyicilerinin üçte biri ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ adlı tecavüz dizisini takip ediyor. Türk TV yayıncıları gece gündüz erkekler tarafından dövülen, yatağa bağlanan ya da tecavüz edilen şiddet sahnelerini yayınlıyor. Bu programlar sadece şaşılacak derecede yüksek izlenilirlik rakamlarına ulaşmıyor, reklamcılar da bu bağımlılıktan örneğin Fatmagül temalı iç çamaşırlarla yararlanıyor. Günümüzde uydular sayesinde (Türksat 3A ve Eutelsat W3A) kanallar dünyada alınabiliyor. ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ bu nedenle Avrupa’daki hane halkları tarafından da izlenebiliyor” dedi.
Cinsel Sağlık Enstitüsü’nün “Türk kadınlarının yüzde 40’ı en üst derecede şiddete uğruyor, yüzde 20’si cinsel şiddete maruz kalıyor” biçimindeki rakamlarını örnek veren Avusturyalı vekil, “Boyun eğen kadın imajı toplumda yaygın. Bir kadına tecavüz edilmişse, kadının provoke ettiği varsayılıyor. Mardin’li genç bir kız, 12 yaşında 27 kişilik bir erkek grubunun tecavüzüne uğramışsa mahkemeler acımıyor. Sanıklar mahkeme öncesi bir gün bile hapiste tutulmadı ve küçük cezalar aldılar” dedi.
-BİKİNİLİ ÖPÜŞENE CEZA VERDİLER-
Türk kadın örgütlerinin “Fatmagül’ün Suçu Ne?” dizisinden, tecavüzü meşrulaştırdığı gerekçesiyle şikâyetçi olduklarını, bu nedenle durdurulmasını talep ettiklerini belirten Mölzer, “Bunun yerine televizyon 'watchdog'u başka bir şekilde müdahale etme ihtiyacı duydu: Bir televizyon istasyonu müstehcen bir parfüm reklamı dolayısıyla uyarı aldı, çünkü bir kadın yatta bikinisiyle güneşleniyordu ve mayolu bir erkekle öpüşürken görülüyordu. Kadın ve aileden sorumlu devlet bakanı Selma Aliye, televizyon serilerinde öpüşmeyi ahlaksızlık şeklinde eleştirmişti” dedi.
Mölzer, önergesinde, “Komisyon bu bağlamda Türk kadın örgütlerini destekleyecek mi? Komisyon konuyu AB düzeyinde, yani eğer uygunsa, ulusal düzeyde Türk tecavoz yayınlarının AB’de evlere girmesini engelleyebilecek önlemler alabilir mi? Bu durumun AB katılım müzakerelerinde insan hakları ve kadınların statüsü açısından nasıl bir etkisi olacak” sorularını yöneltti.