"Ey Antalya YAŞAM HASTANESI yetkilileri; bu sabah saat 6.30’da hastanenize göğüs, kalp ağrısı, terleme belirtileri ile gittim. Acilde kan almak istediler. 1.hemsire damarı bulamadı. (Buse Ç…) 2 defa elimin üzerinden almak istediler. O hemşire de bulamayınca ben istemiyorum derimi deldiniz, canımı acıtıyorsunuz deyince nöbetçi DR ANIL BEY olaya kendisi müdahale etti. Görünen damarlarımı ne hikmetse göremediler. El üstünden zorla dakikalarca bana ecel yeri döktürdüler. Müdahaleyi kesmelerini söyledim. Niçin kanımı alamıyorsunuz? Ben damarı görürken siz niçin göremiyorsunuz? dedim. Niçin özel hastaneye gidilir? Daha özenle, daha dikkatli muayene ve tedavi olmak için değil mi? Beni sabah sabah kalbura çevirdiniz. Hakkiniz yok buna. İşi bilmiyorsanız yapmayınız öğrenip geliniz. Hasta sizin kobayınız değil. İşlemi bırakın dedim. Ter içinde kaldım. Sağlam gittim, delik deşik edip bıraktılar. Kime güveneceğiz. Özelin devletten farkı olmalı. Dikkatli doktor, becerikli hemşire. İnsan hayatı çocuk oyuncağı mı? Beni delik deşik edemezsiniz. İşte sabah sabah özel hastane serüvenim. (Hastane giriş çıkış ve resimler ilişiktedir)"
Hasta gittikten sonra tutulan raporda, (kırmızı çizgili ile belirtilen) damar yolunun iki kez denenip açılamadığı yazılmış.