Haber önce internet sitelerine, daha sonra televizyonlara ve ardından gazetelere yansıdı. 18 yaşındaki Cahit Karaaslan’ın evlerinin penceresindeki bekleyişini insanlar başta sosyal medya olmak üzere tüm iletişim kaynaklarından an be an haber aldılar. Orada olanlar ise gözleriyle şahit oldular.
Bir sabah saat 11.00’de başlayan olay, bir sonraki sabah yine saat 11.00’de acıyla bitti. Kendisini hastaneye götürmek isteyen doktor babasını güvenlik görevlileriyle karşısında görünce 10'uncu kattaki evlerinin penceresine çıkan Cahit Karaaslan, 24 saat sonunda kendini boşluğa bırakarak yaşamına son verdi.
Bu genç, pencereye çıkıp bir iki dakika sonra kendisini boşluğa bırakmamış, insanların kendisini kurtarması veya herhangi bir atlayışta gerekli önlemleri alması için yeterince zaman vermişti.
İşte, herkes bu geçen süre içerisinde neden yeterli önlem alınmadığını soruyor. Bugün cenazede de hiç şüphesiz herkesin aklında şu soru vardı; ‘Kurtarılamaz mıydı?’
Bu olayı medyadan takip edenler, yeterli hassasiyetin gösterilmediğinden, bu durumlarda çaresiz kalındığından yakınıyordu. Ve, herkesin aklında başka sorular da vardı; ‘penceresinin hemen altına bir ağ gerilemez miydi?’, ‘İtfaiye yeterince şişme yatak açamaz mıydı?’, ‘Bir üst kattan iple insan sarkıtılıp müdahale edilemez miydi?’…
İnsanlar bu ve buna benzer soruların cevabını arıyor ve bu ölümün göz göre göre geldiğini söylüyor. Bunu haklı çıkaran da, babasının cenaze töreninde söylediği, ‘Oğlum intihar etmedi, düştü’ sözleri… Demek ki, ciddi bir müdahale olsa genç fazla direnmeyecek ve kendisini onlara teslim edecekti.
Bu olay gösterdi ki, kurtarma konusunda yetersiz kalındı ve bir gencin hayatı söndü.
Şimdi bazı kurumlardan beklenen, bundan bir ders çıkarıp bir daha böyle acıların yaşanmasını önlemektir.
(GÜN HABER)